Recep Durul (İş Adamı)

Konut sektörü, inşaat sektörünün en temel kollarından birisidir. Bazı çalışmalarda konut sektörü ile inşaat sektörü aynı anlamda kullanılabilmektedir. Konut sektörü ile ilgili bilimsel araştırmalarda sektörün gelişimini olumlu karşılayanlar olduğu gibi, kaynakların ağırlıklı olarak konut sektörüne aktarılmasını eleştiren yaklaşımlar da bulunmaktadır. Her iki bakış açısının da haklı olduğu noktalar vardır. Kaynakların konut sektöründen diğer görece yüksek katma değerli sektörlere transfer edilmesi çok kolay değildir. İlaç sanayi ve yüksek teknoloji ürünlerin üretildiği piyasalardaki üretim hacmini çok kısa sürede artırmak oldukça zordur. Bu tür piyasalarda çok yüksek masraflı  ar - ge harcamalarından sonra yeni bir ürün geliştirmek ve söz konusu ürünü piyasaya sunmak mümkün olmaktadır. Konut sektöründe üretim yapmak çok daha hızlı olduğundan makro ekonomik etkilerini görmek de daha kısa dönemde mümkün olmaktadır. Konut sektöründeki ekonomik faaliyetlerdeki canlılığın artması herşeyden önce istihdamı artırmaktadır. İşsizlik sorununun belirgin olduğu dönemlerde daha fazla kişinin konut sektöründe istihdam edilmesi birçok ülkede gözlenen bir gerçekliktir. Konut sektöründe istihdamın niteliksel açıdan analizi yapıldığında, sektörün bütün iş kollarında mutlaka kalifiye elemanların istihdam edilmesi zorunlu değildir. Kalifiye elemanların ve ustaların yanında başka sektörlerde iş bulması çok kolay olmayan daha az kalifiye elemanlarda destekleyici ve yardımcı personel olarak istihdam edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında konut sektörü istihdam açısından sığınak bir sektör olarak değerlendirilmelidir. Daha az kalifiye olan elemanların istihdamı konusu özellikle az gelişmiş ya da fazla göç alan gelişmiş/gelişmekte olan ülkeler açısından önem arz etmektedir.

Konut sektöründeki iktisadi faaliyetler diğer sektörleri doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Demir – çelik ve aleminyum sektörü, enerji sektörü, çimento sektörü, ağaç sanayi, boya ve diğer kimyasal ürünler sektörü, cam ve plastik sanayi gibi sektörler konut sektöründeki iktisadi faaliyetlerdeki değişikliklerden doğrudan etkilenmektedir. Konut sektörünün iktisadi faaliyet hacminde bir değişiklik olduğunda ilişkili bütün sektörlerdeki üretim ve istihdam düzeyi değişiklik eğilimi göstermektedir. Konut sektöründeki iktisadi faaliyet hacminde bir dalgalanma meydana geldiğinde sektörle doğrudan ya da dolaylı ilişkili bütün sektörlerde volatilite artmaktadır.

Konut sektöründeki istikrarlı üretim faaliyetleri sektörün ulusal gelire daha fazla katkı yapmasının yanında vergi gelirlerinin artması da söz konusu olacaktır. Daha fazla üretim daha fazla gelir, daha fazla gelir daha fazla vergi geliri, daha fazla vergi geliri daha fazla  kamu harcaması anlamına gelmektedir. Sağlık ve eğitim harcamalarının kamu harcamaları içerisinde temel kalemlerden birisi olduğu gerçeği göz önüne alındığında, vergi gelirlerinin önemi daha fazla anlaşılır. Vergi gelirlerinin artması devlete sağlık ve eğitim harcamalarının yanısıra alt yapı harcamalarına daha fazla kaynak ayırması imkanı sağlayacaktır. Sağlık, eğitim ve alt yapı harcamalarının artması ülkenin beşeri sermaye gücünü pozitif yönde etkileyecektir. Konut sektöründeki üretimin artması sonucu ortaya çıkan gelir artışı aynı zamanda bilgi ve iletişim sektörleri başta olmak üzere yüksek katma değerli sektörlerin gelişim finansmanı için de kullanılabilir. Konut sektöründeki gelir artışı hem bu sektörün gelişimi hem de yüksek katma değerli sektörlerin gelişimi için ek finansman kaynağı olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde konut sektörü iktisadi gelişme ve iktisadi büyümenin itici gücü olarak kabul edilebilir.

Konut üretme, yani mütaahhitlik, mimarlık ve mühendislik bilgi ve becerisinin artması döviz gelirlerinin armasına da katkı yapabilir. Küresel ölçekte markalaşan ve tercih edilen mütaahhitlik hizmetleri sayesinde dünyanın farklı bölgelerinde eş anlı olarak üretim yapmak mümkündür. Başka ülkelerde konut sektörünün yanısıra inşaat sektörünün bütün alt kollarında üretim yapan inşaat firmaları kendi ülkelerine  kayda değer miktarda döviz kazandırmaktadırlar. Başka ülkelerde konut üreten inşaat firmaları kendi ülkelerinin tanıtımında gönüllü elçilerdir. Başka ülkelerde kaliteli, estetik unsurları önceleyen ve dayanıklı konut üreten inşaat firmalarını gören yerel halk ve yöneticiler bu firmaların geldiği ülkeler ile daha sağlam diplomatik iletişim kanalları geliştirmektedirler. Öte yandan yabancı inşaat firmalarının geldiği ülkelerdeki farklı sektörlerden mal ve hizmet ticareti yapılmaktadır. Yani yabancı bir ülkede konut üreten bir inşaat firması aynı zamanda kendi ülkesindeki onlarca mal ve hizmetin satışına da vesile olmaktadır. Başka ülkelerde yol, köprü, baraj ve en nihai olarak insanların yaşayacağı konutlar inşa ettiğinizde kendi ekonominiz için ilave bir talep alanı geliştirmiş olursunuz. Konut ürettiğiniz ülke vatandaşları sizin ülkenizi merak ederek sizinle eğitim, sağlık, turizm, kültür, ar ge faaliyetleri ve sanat konularında işbirliği içerisine girmektedirler.

Konut sektörünün ülke için bu avantajlarının istikrarlı bir seyir izlemesi için sektörde arz ve talebin dengeli olması gerekmektedir. Özellikle faiz oranlarının yüksek olmaması gerekmektedir. Yüksek faizler hem konut talebini hem de fon maliyetlerini artırarak konut arzını olumsuz yönde etkilemektedir. Merkez bankasının faiz kararları bu anlamda oldukça önemlidir. Ekonomi bilimi literatüründe faiz oranı ile konut arz ve talebi arasındaki ilişki çok sayıda araştırma konusu olmuştur. Örneğin Merkez Bankası politika faiz oranını artırdığında akabinde kredi faiz oranları da artacaktır. Kredi faiz oranlarının artması hem konut üretme maliyetini ve sonuç olarak konut fiyatlarını artıracaktır. Aynı şekilde yüksek faiz oranları konut sektörüne ilişkin talebin gerilmesine yol açacaktır. Her iki gelişmede konut sektöründeki iktisadi faaliyetin daralması anlamına gelmektedir. Faiz oranlarının düşmesi halinde ise, yukarıda bahsi geçen süreç ters yönde işleyecektir. Yani faiz oranlarının düşmesi halinde konut sektöründe canlanma gözlenecektir. Konut sektöründe fiyatlar ile faiz oranları arasındaki ilişki para politikasının konut fiyatları kanalı kavramı ile ifade edilmektedir.

Konut sektörünün gelişimi için faiz oranı kadar döviz kurları da önemlidir. Sektörde kullanılan üretimsel girdilerin yüzde 30’dan fazla kısmı dışarıdan ithal edilmektedir. Döviz kurlarındaki artış, girdi maliyetlerinin ve konut birim fiyatlarının artmasına yol açarak konut talebini ve konut üretimini sekteye uğratmaktadır. Konut sektöründe kullanılan ara malların ülkemizde üretilmesi halinde kur hareketlerine karşı daha dayanıklı olmak mümkün olacaktır. Konut sektöründe kullanılan girdilerin içeride üretilmesi sektörde küresel düzeyde söz sahibi olan bir ülke için olmazsa olmaz konulardan birisidir.