Recep Durul

Firmalar açısından sektörde tutunma, pastadan daha fazla pay alma, daha fazla kar elde etme ve uzun ömürlü olma stratejileri, geçmişte olduğundan çok daha çeşitli ve teknoloji odaklı hale gelmiştir. Artık sadece daha fazla çalışma, daha fazla pazarlama faaliyetlerinde bulunmak, karı artırma ve piyasada kalıcı olmak için yeterli değildir. 1990lı yıllardan bu yana baş döndürücü hızla artan teknolojik yenilikler, iş hayatının her alanında yeni stratejiler ve çalışma modellerinin oluşmasına kapı aralamıştır. Özellikle inovatif yenilikler, firmaların büyümesinde ve rekabet gücünün artmasında giderek daha kritik bir öneme sahip olmuşlardır. Geleneksel firma  stratejilerinde, firmayı merkeze alan ve yeri geldiğinde çevrenin zarar görmesi göz ardı edilen bir üretim/satış/hizmet anlayışı hakimdi. Ancak son dönemlerde çevrenin tahribatı, doğal yaşam alanlarının yok olması, sera gazlarının insan hayatını önemli ölçüde tehdit etmeye başlaması ve iklim değişikliği gibi sorunlar, firmalarla ilgili stratejiler geliştirilirken uygulanacak teknolojik yeniliklerin çevreye dost ve sürdürülebilir olması konusunda hassasiyet gösterilmesini gerekli kılmaya başladı. 

Sürdürülebilir inovasyon, sadece kısa vadeci kar marjlarının maksimize edilmesini değil, uzun vadede toplum ve çevreyi de dikkate alan ve tüm paydaşlar için en optimal faydayı sağlayacak olan üretim/hizmet/satış süreçlerini kapsar. Bir başka deyişle sürdürülebilir inovasyon, ortaya koyduğu teknolojik ve yönetsel yeniliklerle şirketin karını artırmayı hedeflerken aynı zamanda çevrenin de faydasına olabilecek sonuçlar üretmeye çalışır. Örneğin, bir fabrikanın üretim süreçlerinde ortaya çıkan atığın çevreyi kirletmek üzere olduğu gibi atılması veya imha edilmesi yerine, döngüsel ekonomi kapsamında zararlı atıkların ayrıştırılarak yakıt ya da kullanılabilir ürün olmak üzere yeniden kullanıma döndürülmesi çevre dostu sürdürülebilir bir inovatif yeniliktir.

Sürdürülebilir inovasyon sadece teknolojik yenilikleri firmaya adapte etmekten ibaret değildir. En az yeni ve inovatif ürün üretmek kadar, iş süreçlerinde yapılacak inovasyon da sürdürülebilir inovasyonun bir parçasıdır. Bu çerçevede, tasarım, pazarlama, insan kaynakları, fabrika düzeni, üretim akışı gibi birçok operasyonel süreçte yapılacak sürdürülebilir değişiklikler inovasyona katkı sağlayacaktır.

İnovasyon, kendisi zaten yeni bir kavram olmasına rağmen, son zamanlarda geleneksel inovasyon ve sürdürülebilir inovasyon kavramları şeklinde alt başlıklandırmalar yapılmaktadır. Her ne kadar hem geleneksel hem de sürdürülebilir inovasyon kavramları yeni ürün ve hizmet geliştirme ya da mevcut ürün ve hizmeti geliştirmeye yönelik yenilikleri kapsıyor olsa da belli alanlarda birbirlerinden ayrışmaktadırlar. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Geleneksel inovasyon, yenilik getireceği firmaya kısa vadede önemli bir kar artışı, hasıla artışı ya da maliyet azalması sağlayacak teknolojik yenilikler vaat eder. Bu çabaların içinde çevre ya da gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılama kaygısı yoktur. Buna karşılık sürdürülebilir inovasyonda hem bugün hem de gelecek önem taşır. Toplumun yaşanabilir bir çevrede hayatını sürdürmesi, iklim değişikliğinin sebep olduğu çevresel ve yaşamsal sorunların bertaraf edilmesi ve bitki ve hayvanlar için de yaşanılası bir çevrenin sağlanması, sürdürülebilir inovasyonun temel unsurları arasındadır.  Bu çerçevede sürdürülebilir inovasyonu uygulayan şirketler, yaşayan nesli de gelecek nesilleri de göz ardı etmeden yeni teknolojileri sistemlerine dahil etmek durumundadırlar.
  • Öte yandan firmalar inovasyon girişimlerinde bulunurken sadece kendi organizasyonlarına odaklanmak yerine sisteme odaklanırlar. Diğer firmaların, çevrenin ve toplumun bu sistemin birer parçası olduğundan yola çıkarak faaliyetlerini bu sistemi esas alarak belirlerler. Buna karşılık geleneksel inovasyonu odağa alan firmalar, sektörde lider olmak ya da pazarda daha büyük pay kapmak için geliştirdiği inovatif yeniliği firmasına adapte eder. Ancak bu yeniliğin, diğer firmalar, toplum, çevre ya da gelecek kuşaklar açısından ne tür etkiler doğuracağı konusunu dikkate almaz. Dolayısıyla inovatif yenlik çevreye dost olmasa da firma açısından önemli bir rekabet avantajı sağlayacaksa, firma bu inovasyonu adapte etmek isteyecektir.
  • Geleneksel inovasyonda, inovatif yeniliklerin geliştirilmesinden sorumlu bir Ar-Ge departmanı vardır. Tüm yenilikler bu birim üzerinden kurgulanır, geliştirilir ve eğer karlı bulunursa uygulamaya konur. Buna karşılık sürdürülebilir inovasyonun uygulandığı firmalarda, firma kültürü bunu sindirerek inovasyonu bütünün bir parçası olarak kabul eder. Dolayısıyla inovasyon, her birim için her şekilde geliştirilebilecek ve o birimin bir parçası olarak görülen bir unsurdur.

İnovasyonun sürdürülebilirliği son yıllarda daha çok dile getirilmeye başlanmıştır. Bunun en önemli nedeni kuşkusuz iklim değişiklikleri, çevrenin bozulumu ve insan eliyle yaşanan diğer olumsuzlukların günlük hayatımızı her kademede daha fazla etkiliyor olmasıdır. Her yıl yaşadığımız ve maalesef sıradan hale gelmeye başlayan seller, yangınlar ve kuraklık, çevrenin hunharca bozulmasının ve sera gazlarının iklimi değiştirmesinin acı bir sonucudur. Sera gazlarının iklimi bozacak kadar artması da fabrikaların üretimlerinde ortaya çıkan zararlı atıkların çevreye bırakılmasından, çevreye dost olmayan yakıtın üretim/ısınma için kullanımına ve fosil yakıt kullanan taşıma araçlarının artmasına kadar birçok gerekçe ile mümkün olmuştur.

Kuyruğunu sokan akrep gibi geliştirdiğimiz teknolojilerle kendi yaşamımızı ve gelecek nesillerin yaşamlarını tehdit etmek istemiyorsak, teknolojinin ve inovasyonun nimetlerinden faydalanırken, sürdürülebilirlik ilkesine tüm dünya olarak riayet etmemiz gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Kuşkusuz teknolojik yenilikler daha müreffeh bir dünya için olmazsa olmazımız. Sürdürülebilir inovasyon ile sadece kendi neslimiz değil, bizden sonra gelecek nesiller de en az bizler kadar bu güzel gezegende yaşama hakkına sahip olabilecektir.