Siz hücrenin ne olduğunu bilir misiniz? Hücre iki türlüdür. Biri bizi, biz yapan temel taşlarımızın en küçüğüdür. Gözle görülmez, elle tutulmaz. Ama o ve onlar olmazsa biz olmayız. Diğeri ise insanı insanlardan tecrit eden küçücük bir odadır. Orada sadece Allah ve sen varsın. Bizi biz yapan hücreye dönelim efendim.
Hücrenin iki görünen bir de tetikte bekleyen çalışanları vardır. Bilim onlara alyuvar ve akyuvar der. Tetikte bekleyen ise acımasız düşman olan askerleri vardır. Alyuvar ve akyuvarlar görevlerini yapar dururlar. İktidar ve muhalefet gibidirler. Kıyasıya mücadelede biri birine zarar vermeye başlarsa devreye dış güçler girer ve hücrelerin ikisini de yok eder ve kendileri o bölgeye hâkim olur. Tıp da bu olayın adına kanser deniyor galiba.
Hücreden dış dünyamıza dönelim. Tam seçim havasına girdik. İktidar yaptıklarını sayıyor. Muhalefet yapacaklarını vadediyor. Dış güçler Türkiye’ye sızmak için elinden gelen kötülükleri gayretle devam ettiriyorlar. Hatta” şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söylermiş” özdeyişiyle dış güçler Türkiye üzerinde oynayacakları oyunları anlatmaya devam ediyorlar. Hele PKK teröristleri Türkiye de kim desteklenecek onu da açık seçik söylüyorlar. İsmi geçen partiler ise bu söylemleri asla inkâr etmiyorlar. Bu da şunu gösterir ki, aralarında çok ciddi pazarlıklar dönmüştür. PKK teröristleri ne diyorlar:
Güney Doğuda özerklik.
Bebek katilleri ve vatan hainlerine özgürlük.
14 Mayıs da iş savaş.
Savunma Sanayimizi ve yapılan çalışmaları durdurmak.
Terör çalışmalarını durdurmak. Bu ve bunun gibi faaliyetlerle Türkiye vatandaşlarına “oy veriyoruz” algısıyla gizli tehditler savurmak.
Sadece bunlar değil, Cumhuriyeti yıkmak ve yeni bir devlet kurmayı bile dillendirmeye devam ediyorlar.
Bu söylemlere omuz verenler var. Bazen bilerek bazen bilmeyerek teröristlerin emri altına girenler var. Bu çalışmalar tıpkı alyuvarlar ile akyuvarların dengeli hareketleri gibi devam etse. Dün Silivri de iki partinin gurup başkan vekillerinin gençlerle beraber türkü söylemeleri gibi seçim çalışması olsa. Lakin dış güçler bizi birbirimize kırdırmak için var güçleri ile çalışıyorlar. Bunlara inananların sonucunda ülkemizi geri dönülmez felakete sürüklemek olur. İktidar ile muhalefet uyumlu hareket etmelidir. Yoksa her ikisi de yorgun düşer ve dış güçler kanserin insanı perişan ettiği gibi ülkeyi perişan ederler.
Elimizden kaçırdığımız topraklarımıza mı, Bayrağımıza mı, manevi değerlerimize mi yoksa insanımıza yapılacak zulümlere mi yanalım. Yoksa 40 bin şehidimizin dökülen kanlarına mı yanalım?
Aklımız başımızda ve her şeyi gözümüz görüyor. Bütün imkânları elimizdeyken, yanlış bir olaya meydan verirsek, Allah bize merhamet etmez. 
Seçime bir hafta kaldı. Kim, kime oy verir bilemem. Herkes bir oyunu vermek için paravanın arkasına geçecek. Elini vicdanına koyup karar vermelidir. Herkesin aklı başındadır. Her tür maddi imkânlarımızda var. Eğer aklımızı kullanmazsak, Allah bize merhamet etmeyecektir.
Sizleri gönül dünyanız ve kalbinizle baş başa bırakıyorum. 
Ayrıca bir vatandaş olarak şunu da istiyorum. Seçim bitecek, herkes normale dönecektir. 14 Mayıs akşamına kadar herkesi sağ davet ediyorum. Bizler bu vatanın evlatlarıyız. Hepimiz akrabayız ve komşuyuz. Kimse kimseyi kırmasın ki yarın yine yüz yüze bakalım.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 06 Mayıs 2023