(Nihat Ağdemir-11.05.2021)

Kudüs sadece Filistinlilerin meselesi değildir. Müslümanım diyen herkesin davasıdır.
İnsanlığın özgürlüğü Kudüs’ün özgürlüğü tamamlanmadan mümkün olamaz. 
İnsanlık Siyonizm belasından kurtulmadıkça özgürleşemez.
Ve bu mücadele bugün Türkiye’nin omzundadır bizlerin omzundadır…
Genç kardeşlerim şu iki kavramı asla unutmamalıdır: Arzı Mevud ve Siyonizm.
Vaad edilmiş topraklar. Nil’den Fırat’a yani Mısır’dan Anadolu’nun içlerine kadar olan tüm toprakları yahudiler kendilerinin hakkıymış gibi görürler ve buna Arzı Mevud derler.
Siyonizm ise, Arzı Mevud ile tanımlanan topraklarda bir devlet kurulmasını amaçlayan ideoloji. Yani büyük israil. 
Abd ve İsrail hatta terörizm, her hareketinin planlamasını bu minvalde yapar.

Gelelim yazımıza…
Geçtiğimiz yıl Trump döneminde Kudüs başkent ilan edildi. Ardından Papa'nın Kuzey Irak ziyareti... Papanın temaslarını ve onu ziyarete gelenleri gözden geçirelim.
84 yaşındaki Papa ve Necef’teki Şii lider, salgına/hastalığa rağmen iki ellerini birbiri ile tutuşturmuş ve dünyaya mesaj vermişlerdi. Bu arada hatırlatalım Saddam döneminde Irak’a papa ziyareti mümkün olmamıştı.
Papa daeş’in katlettiği Müslümanları anmadan ve yakıp yıktığı yüzlerce camiyi dillendirmeden; Ur kentinde Yahudilerle dua etmiş, Süryanî ve Keldanî katedral-kiliseleri, Musul Dört Kilise Meydanı ve Erbil’de Franso Harirî Stadyumunda ayinler düzenlemişti. Bunun yanında bölgenin ileri gelenleri ile bu ayinlerde buluşmuş ve sünni hiçbir lideri ziyaret etmemişti.

Papa Francis’in Irak ziyareti nedeniyle basılan hatıra pulunda, Türkiye ve diğer komşu ülkeler parçalanmış olarak gösterilmişti. Biri de çıkıp: “Arkadaş bu internet çağında pul mu kaldı?” ve “Terör başımızın belası ey papa şu teröre teröristlere de iki laf et” diye sormamıştı. 
Papa bu, bölgeyi parçalayın diyecek hali yok ya. Mesajı verdi ve o gün düğmeye basıldı. 
Bu ziyaret ve bu pul İslam Dünyasının alnına o gün yapıştırıldı. Ve bu pulu biz artık; siyaset, diplomasi, petrol, enerji, terör, Suriye ve Kıbrıs meselerinden bağımsız konular olarak düşünemeyiz.

Yine kimse sormadı: “Arkadaş başka toprak mı kalmadı da Kuzey Irak’tan başlıyorsun ziyarete?” diye. 
Ziyaretin özü; bölgede tansiyon yükseltilecek, Şii ve Hristiyan aktörler hareketlendirilip bir çatışma merkezi oluşturulacak, başarılamazsa çatışmaların başlatılması adına bir mezhep kavgası alevlendirilecek.

Bu arada Mısır’a dikkat edin. Mısır ne zaman ki İsrail'in Süveyş’e alternatif yeni bir kanal açma projesini, siyasi manevralarını gördü ve Suudileri yanına alıp Türkiye ile diyaloğa geçti, Mescidi Aksa saldırıları akabinde başladı. Olaylar zincirini iyi takip edin.

Bu genellemenin ardından gelelim odak noktamız Mescidi Aksa’ya…
Terörist İsrailin üniformalı itleri namaz kılan bir Müslümanları Kudüs’te tekmeliyor ayakları altına alıyorsa, Yahudi işgalci bir sivil arabasını Kudüs’te Müslümanların üzerine sürüyorsa hangi diplomasi ve hangi insan haklarını konuşacağız biz. Hangi namusu konuşacağız biz hangi kardeşliği ve hangi müminliğimizi…

Selahaddin bekliyoruz öyle mi? Peki biz Selahaddin değil miyiz, Selahaddin değil misin, öyle hissetmiyor musun? 
Kur’an Yahudiyi tanımlıyor ve Yahudi Yahudiliğini yapıyor… 
Kur’an Müslümanlığı da tanımlıyor peki biz Müslümanlığımızın gereğini yapıyor muyuz?

Filistin’i sevmeden bu davanın adamı olunabilir mi? Filistin’in yanında olmadan mücahitlikten bahsedilebilir mi? 
Bir Filistinli genç “Şehid olursam üzerime Türk bayrağı örtün” diyor ve şehit olduğunda da üzeri bayrağımızla örtülüyorsa bunun anlamı çok derindir ve bu derinliği hissetmeden Kudüs Davamız yerli yerine oturmayacaktır.

Üzüldüğüm konular; yüz binlerce Filistinli Mescidi Aksa’yı savunmak için canını ortaya koyuyor ve onlarca genç Filistinli şehid olurken “Filistinliler toprak sattı” diyen israil’in 90 yıllık katliamlarını/işgallerini/işkencelerini göremeyen cahiller. Katil ve terörist israili suçlayamayan ancak Arap ülkelerini Filistin’e destek vermemekle suçlayan kimi arkadaşlarımızın listeye Türkiye’yi de katmaları… 
Unutulmasın ki Türkiye her daim Filistin davasının yanındadır. Bu dönem daha fazla yanındadır. Bu dönem inşallah bu sorun da çözülmüş olacak ve bizler buna şahitlik edeceğiz. 

İsrail için yolun sonu görünüyor. Ümmetin ayağa kalktığı gün bu son başlamış olacaktır.
Duamız: “Rabbim, bu ümmete birlik dirlik nasib eyle, hakiki manada İslam Konferansı ve hakiki manada İslam Birleşmiş Milletleri’ni nasib eyle”

Ayasofya’yı özgürlüğüne kavuşturan bu nesil inşallah Mescidi Aksa’yı da özgürlüğüne kavuşturacaktır. Mescidi Aksa özgürlüğüne kavuştuğunda inanın Mısır da özgürlüğüne kavuşacaktır, Suudi Arabistan da özgürlüğüne kavuşacaktır, Bahreyn Birleşik Arap Emirlikleri Kuveyt Suriye Irak Fas Tunus Cezayir Umman hatta Kıbrıs’ın tamamı da özgürlüğüne kavuşacaktır. Kudüs’ün özgürleştiği gün ümmet tam anlamıyla ayağa kalkmış olacaktır.
Kutsal topraklarımızın işgal edilmesi bize yakışmıyor canımızı yakıyor.
Ve Abdulhamit’in canı pahasına bırakmadığı toprakları biz de bırakmayacağız.
Onlar dağılıp gidecekler ve kutsal topraklar bizim kalacaktır.

Ve son duamız: “Rabbim bizi ya davada şehid kıl, ya da Kudüs’ün özgürlüğüne şahid kıl”
Amin.