28.03.2012, 11:25 84
Otobüsteki çağdaş kadına dikilen bakışlar
Topkapı’nın dışına çıkan otobüslerden birinde, diz kapaklarının iki parmak üstündeki mavi keten eteğiyle, blue jean gömlek giymiş; uzun boylu, kumral, kısa saçlı genç bir kadın...
* * *
Besbelli ki Avrupa kentlerinin birinden gelme... Vücudunun inceliği, giydiğini kendine yakıştırması, havası, rahatlığı onu gösteriyor...
* * *
Daracık alınlı, kalın siyah bıyıklı, esmer kavruk tenli, katı bakışlı erkeklerin gözleri, kadına doğru dönüp çivilendi.
* * *
İnsanın elinde bir kamera olsa da, o bakışlarla o kadını otobüsün içinde çekebilse...
Turizm propagandası açısından değilse de, çağdaş sinemadaki “gerçekçilik” akımı açısından; olağanüstü bir görüntü yakalamış olacak...
* * *
Neden öyle yiyecek gibi bakıyorlar kadına?
Hiç kuşkusuz çok beğendiler Avrupalı genç kadını... Bu beğeninin ayıplanacak hiçbir yönü yok; sadece öyle yerlerde beğenilen bir kadına, onu rahatsız etmeden nasıl bakılacağını bilmiyorlar...
* * *
İçlerinde rahatlatıcı hiçbir titreşimin oynaşmadığı, ampulü bozuk evrak mahzeni koridorlarına benzeyen gözlerini; bodoslamadan karaya gemi bindirir gibi, kadının üstüne bindirip, göz kapaklarını hiç kırpmadan; öyle dik dik bakıyorlar...
* * *
Bari hoşlanmanın verdiği bir yumuşaklıkla, dudaklarına bir gülücüğün ışığı düşse de, yüz çizgileri azıcık gevşese; görüntüleri, ürkütücülükten, genel bir beğeninin sevecenliğine dönüşecek...
* * *
Ama kaşlar hafif çatık, yüzler asık ve siyah kalın bıyıklı dudaklar, neşeleri daha doğarken kökünden kazınmış gibi; garip bir ciddiyetle mühürlü...
* * *
Sanki Havva’sız bir Adem’den yaratılıp, kadınsızlığın bitip tükenmeyen kırbacını yiye yiye gelmişler ta bugünlere...
* * *
Bunu düşününce, görüntülerindeki ürkütücülük; kökleri çok derinlerde olan bir açıklılığa dönüşüyor...
* * *
Madem etekleri diz kapaklarının iki parmak üstünde, şatafatsız giyimli, ama giydiğini kendine yakıştıran; bakımlı, saçları kısa kesilmiş, çocuksu kadın tipini seviyorlar; neden dünyalarını, sevdikleri kadın tipiyle kurmuyorlar; daha doğrusu, dünyalarının kadınlarında, sevdikleri kadın tipini neden yaratamıyorlar?
* * *
Can alıcı soru bu...
Yeryüzüne bir kez geliyorlar... Belki sevdikleri, ama kendilerinin de farkında olmadığı, gizli bir özlemi yanıtlamayan; köleleştirilmiş kadınlarla yaşıyorlar ve uzaktan beğenip, imrenerek baktıkları çağdaş kadın tipleriyle ortak bir dünya kurmak şöyle dursun; onları uygarca seyretmesini dahi beceremeden ölüp gidiyorlar...
Bundan daha hazin bir şey olamaz...
* * *
Neden kendi yakınlarında, aradıkları kadını yaratamıyorlar?
Kendilerinin beğenip, birlikte olmaktan kıvanç duyacakları bir kadını, başkalarının da beğenmesinden mi korkuyorlar?
Ve bu korku nereden geliyor? Kime güvenemiyorlar; yoksa kendileri gibi düşünen erkeklerin bolluğuna mı?..
* * *
Ama her erkek, açlığından kurtulacağı bir kadınla birlikte olursa; otobüslerde, vapurlarda, çağdaş kadınlara dikilen erkek bakışlarındaki ısırıcı yamyamlık da, kolayca törpülenmez mi?
* * *
Sille tokat köleleştirdiğin, zevkini kütleştirdiğin kadınlarla yaşamaya kendini mahkzm et; sonra dışarıda, için eriye eriye beğendiğin, ama hiçbir zaman bir saç örgüsü oluşturamayacağını bildiğin kadınlara, yiyecek gibi bak ve sonra da yaşlanıp öl...
Tanrı aşkına yaşamanın anlamı bu mu demektir?
* * *
Kendinin ve kimsenin beğenmeyeceği bir kadınla birlikte olmanın sağladığı anlamsız güvene; her yönüyle gerçekten beğendiğin bir kadınla birlikte olmanın mutluluğu yeğlenir mi?
* * *
Üstelik her erkeğin eşi, beğenilecek çağdaş bir düzeye geldiği ve kölelikle bakımsızlıktan kurtulduğu zaman; kimse kimsenin karısına yamyamlaşarak bakmaz ki...
* * *
Gelişmiş toplumlarda, bizim Topkapı dışı otobüsünde rastladığımız, Avrupalı kadının üstüne sinek tabağına konan sinekler gibi yapışmış erkek bakışlarına, hiç rastlanıyor mu?
* * *
Mutluluğa yaklaşım, sevdiğin bir işte çalışıp, sevdiğin kişiyle birlikte olmayı başarmakla mümkündür...
* * *
Bunu bir gıdım olsun başaramadın mı, sen o yaşamın çekiver kuyruğunu...
* * *
Yanındaki canım eşini, sille tokat paçavraya çevirdikten sonra; orada burada rastladığın çağdaş yaşam örneklerine, yutkuna yutkuna bakar ve en doğal hakkın olan mutlu ve neşeli bir yaşam beraberliğini ıskalamış olarak; iki arşın bezle, bir avuç toprak olur gidersin...
* * *
Bu, üstelik sadece parasal bir sorun da değildir. Bu, bir gusto sorunu, yaşamı akıllıca değerlendirme sorunu...
* * *
Köyleşme kentleşmesiyle Almanya serüvenleri, biraz daha kendine çeki düzen verecek bir düzeye gelince; yeni kuşakların erkekleriyle kadınları, dedelerinin ne kadar ışıksız ve anlamsız yaşadıklarına şaşacaklar ve onların birer bulunmaz antika olarak duvarlara süs diye asılmış poturlarıyla şalvarları önünde; birbirlerinin gözlerinin içinde eriyerek, pembe şampanyalar içerken:
* * *
“Zavallılar yaşamı nasıl da hiç anlamadan kaybolup gitmişler” diyecekler...
* * *
Topkapı dışı otobüsünde, Avrupalı genç bir kadına yiyecek gibi bakmış olmaktan ibaret bir anıları bulunduğunu dahi, hiç tahmin edemeyecekler.
Not: “Kadın Işık ve Ateş” kitabında 37 yıl önce yazılmış bir yazı...
* * *
Besbelli ki Avrupa kentlerinin birinden gelme... Vücudunun inceliği, giydiğini kendine yakıştırması, havası, rahatlığı onu gösteriyor...
* * *
Daracık alınlı, kalın siyah bıyıklı, esmer kavruk tenli, katı bakışlı erkeklerin gözleri, kadına doğru dönüp çivilendi.
* * *
İnsanın elinde bir kamera olsa da, o bakışlarla o kadını otobüsün içinde çekebilse...
Turizm propagandası açısından değilse de, çağdaş sinemadaki “gerçekçilik” akımı açısından; olağanüstü bir görüntü yakalamış olacak...
* * *
Neden öyle yiyecek gibi bakıyorlar kadına?
Hiç kuşkusuz çok beğendiler Avrupalı genç kadını... Bu beğeninin ayıplanacak hiçbir yönü yok; sadece öyle yerlerde beğenilen bir kadına, onu rahatsız etmeden nasıl bakılacağını bilmiyorlar...
* * *
İçlerinde rahatlatıcı hiçbir titreşimin oynaşmadığı, ampulü bozuk evrak mahzeni koridorlarına benzeyen gözlerini; bodoslamadan karaya gemi bindirir gibi, kadının üstüne bindirip, göz kapaklarını hiç kırpmadan; öyle dik dik bakıyorlar...
* * *
Bari hoşlanmanın verdiği bir yumuşaklıkla, dudaklarına bir gülücüğün ışığı düşse de, yüz çizgileri azıcık gevşese; görüntüleri, ürkütücülükten, genel bir beğeninin sevecenliğine dönüşecek...
* * *
Ama kaşlar hafif çatık, yüzler asık ve siyah kalın bıyıklı dudaklar, neşeleri daha doğarken kökünden kazınmış gibi; garip bir ciddiyetle mühürlü...
* * *
Sanki Havva’sız bir Adem’den yaratılıp, kadınsızlığın bitip tükenmeyen kırbacını yiye yiye gelmişler ta bugünlere...
* * *
Bunu düşününce, görüntülerindeki ürkütücülük; kökleri çok derinlerde olan bir açıklılığa dönüşüyor...
* * *
Madem etekleri diz kapaklarının iki parmak üstünde, şatafatsız giyimli, ama giydiğini kendine yakıştıran; bakımlı, saçları kısa kesilmiş, çocuksu kadın tipini seviyorlar; neden dünyalarını, sevdikleri kadın tipiyle kurmuyorlar; daha doğrusu, dünyalarının kadınlarında, sevdikleri kadın tipini neden yaratamıyorlar?
* * *
Can alıcı soru bu...
Yeryüzüne bir kez geliyorlar... Belki sevdikleri, ama kendilerinin de farkında olmadığı, gizli bir özlemi yanıtlamayan; köleleştirilmiş kadınlarla yaşıyorlar ve uzaktan beğenip, imrenerek baktıkları çağdaş kadın tipleriyle ortak bir dünya kurmak şöyle dursun; onları uygarca seyretmesini dahi beceremeden ölüp gidiyorlar...
Bundan daha hazin bir şey olamaz...
* * *
Neden kendi yakınlarında, aradıkları kadını yaratamıyorlar?
Kendilerinin beğenip, birlikte olmaktan kıvanç duyacakları bir kadını, başkalarının da beğenmesinden mi korkuyorlar?
Ve bu korku nereden geliyor? Kime güvenemiyorlar; yoksa kendileri gibi düşünen erkeklerin bolluğuna mı?..
* * *
Ama her erkek, açlığından kurtulacağı bir kadınla birlikte olursa; otobüslerde, vapurlarda, çağdaş kadınlara dikilen erkek bakışlarındaki ısırıcı yamyamlık da, kolayca törpülenmez mi?
* * *
Sille tokat köleleştirdiğin, zevkini kütleştirdiğin kadınlarla yaşamaya kendini mahkzm et; sonra dışarıda, için eriye eriye beğendiğin, ama hiçbir zaman bir saç örgüsü oluşturamayacağını bildiğin kadınlara, yiyecek gibi bak ve sonra da yaşlanıp öl...
Tanrı aşkına yaşamanın anlamı bu mu demektir?
* * *
Kendinin ve kimsenin beğenmeyeceği bir kadınla birlikte olmanın sağladığı anlamsız güvene; her yönüyle gerçekten beğendiğin bir kadınla birlikte olmanın mutluluğu yeğlenir mi?
* * *
Üstelik her erkeğin eşi, beğenilecek çağdaş bir düzeye geldiği ve kölelikle bakımsızlıktan kurtulduğu zaman; kimse kimsenin karısına yamyamlaşarak bakmaz ki...
* * *
Gelişmiş toplumlarda, bizim Topkapı dışı otobüsünde rastladığımız, Avrupalı kadının üstüne sinek tabağına konan sinekler gibi yapışmış erkek bakışlarına, hiç rastlanıyor mu?
* * *
Mutluluğa yaklaşım, sevdiğin bir işte çalışıp, sevdiğin kişiyle birlikte olmayı başarmakla mümkündür...
* * *
Bunu bir gıdım olsun başaramadın mı, sen o yaşamın çekiver kuyruğunu...
* * *
Yanındaki canım eşini, sille tokat paçavraya çevirdikten sonra; orada burada rastladığın çağdaş yaşam örneklerine, yutkuna yutkuna bakar ve en doğal hakkın olan mutlu ve neşeli bir yaşam beraberliğini ıskalamış olarak; iki arşın bezle, bir avuç toprak olur gidersin...
* * *
Bu, üstelik sadece parasal bir sorun da değildir. Bu, bir gusto sorunu, yaşamı akıllıca değerlendirme sorunu...
* * *
Köyleşme kentleşmesiyle Almanya serüvenleri, biraz daha kendine çeki düzen verecek bir düzeye gelince; yeni kuşakların erkekleriyle kadınları, dedelerinin ne kadar ışıksız ve anlamsız yaşadıklarına şaşacaklar ve onların birer bulunmaz antika olarak duvarlara süs diye asılmış poturlarıyla şalvarları önünde; birbirlerinin gözlerinin içinde eriyerek, pembe şampanyalar içerken:
* * *
“Zavallılar yaşamı nasıl da hiç anlamadan kaybolup gitmişler” diyecekler...
* * *
Topkapı dışı otobüsünde, Avrupalı genç bir kadına yiyecek gibi bakmış olmaktan ibaret bir anıları bulunduğunu dahi, hiç tahmin edemeyecekler.
Not: “Kadın Işık ve Ateş” kitabında 37 yıl önce yazılmış bir yazı...
Yorum yapabilmek için lütfen üye girişi yapınız!
8°
açık

Hükumetin koronavirüs'e karşı aldığı önlemleri nasıl buluyorsunuz?
Namaz Vakti 11 Nisan 2021
İmsak | 04:54 | ||
Güneş | 06:24 | ||
Öğle | 13:10 | ||
İkindi | 16:50 | ||
Akşam | 19:46 | ||
Yatsı | 21:10 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 32 | 70 |
2. Fenerbahçe | 32 | 63 |
3. Galatasaray | 32 | 62 |
4. Trabzonspor | 33 | 58 |
5. Gaziantep FK | 31 | 50 |
6. Alanyaspor | 32 | 49 |
7. Hatayspor | 32 | 49 |
8. Karagümrük | 33 | 49 |
9. Sivasspor | 32 | 47 |
10. Göztepe | 33 | 46 |
11. Antalyaspor | 33 | 42 |
12. Konyaspor | 32 | 40 |
13. Ankaragücü | 32 | 36 |
14. Rizespor | 32 | 36 |
15. Kasımpaşa | 32 | 35 |
16. Malatyaspor | 31 | 33 |
17. Başakşehir | 32 | 33 |
18. Kayserispor | 32 | 33 |
19. Gençlerbirliği | 32 | 31 |
20. Erzurumspor | 33 | 28 |
21. Denizlispor | 31 | 26 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 29 | 60 |
2. Samsunspor | 29 | 57 |
3. Adana Demirspor | 29 | 55 |
4. Altay | 29 | 53 |
5. Altınordu | 29 | 52 |
6. İstanbulspor | 29 | 51 |
7. Ankara Keçiörengücü | 29 | 49 |
8. Ümraniye | 29 | 41 |
9. Tuzlaspor | 29 | 41 |
10. Bursaspor | 29 | 40 |
11. Bandırmaspor | 29 | 39 |
12. Boluspor | 29 | 35 |
13. Balıkesirspor | 29 | 32 |
14. Adanaspor | 29 | 31 |
15. Menemenspor | 29 | 30 |
16. Akhisar Bld.Spor | 29 | 25 |
17. Ankaraspor | 29 | 22 |
18. Eskişehirspor | 29 | 8 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Man City | 32 | 74 |
2. M. United | 31 | 63 |
3. Leicester City | 31 | 56 |
4. West Ham | 31 | 55 |
5. Chelsea | 31 | 54 |
6. Liverpool | 31 | 52 |
7. Tottenham | 31 | 49 |
8. Everton | 29 | 47 |
9. Leeds United | 31 | 45 |
10. Aston Villa | 30 | 44 |
11. Arsenal | 30 | 42 |
12. Wolverhampton | 31 | 38 |
13. Crystal Palace | 31 | 38 |
14. Southampton | 30 | 36 |
15. Burnley | 31 | 33 |
16. Brighton | 30 | 32 |
17. Newcastle | 31 | 32 |
18. Fulham | 32 | 26 |
19. West Bromwich | 30 | 21 |
20. Sheffield United | 30 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Real Madrid | 30 | 66 |
2. Atletico Madrid | 29 | 66 |
3. Barcelona | 30 | 65 |
4. Sevilla | 29 | 58 |
5. Real Sociedad | 30 | 47 |
6. Real Betis | 29 | 46 |
7. Villarreal | 30 | 46 |
8. Granada | 30 | 39 |
9. Levante | 30 | 38 |
10. Celta de Vigo | 29 | 37 |
11. Athletic Bilbao | 30 | 37 |
12. Cádiz | 30 | 35 |
13. Valencia | 30 | 34 |
14. Osasuna | 30 | 34 |
15. Getafe | 30 | 30 |
16. Huesca | 30 | 27 |
17. Real Valladolid | 30 | 27 |
18. Elche | 30 | 26 |
19. Deportivo Alaves | 30 | 24 |
20. Eibar | 30 | 23 |