EL Yazısı filmi vizyona girdi.  Bir Anadolu kasabasında mutluluğun peşinden koşan insanların hikâyesi anlatılıyor.
Heyecanla beklenen öğretmen havaalanında bulunamaz. Kasabaya gelen Fransız turist Julia’nın öğretmen sanılmasıyla taşlar yerinden oynar.
Fransız turisti, Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Carolin’i Wilma Elles oynuyor.
Wilma, Köln’de oyunculuk eğitimi almış
Siyaset ve İslam bilimi okuyor.
Türkiye dış siyaseti üzerine senaryo yazıyor.
Wilma son olarak da Harry Potter’la ünlenen Daniel Radcliffe ile Siyahlı Kadın filmi bağlamında röportaj yaptı.
Daniel nasıl biriydi diye soruyorum:
“Çok samimi, mütevazı... Çok doğal halde olması beni şaşırttı. Daniel çok iyi bir oyuncu. Siyahlı Kadın süper bir gerilim filmi” şeklinde yanıtlıyor.

UZAYLIYMIŞIM GİBİ
Sarp Akkaya da Volkan karakterini canlandırıyor.
Filmi şöyle anlatıyor:
“Bir kasaba hikâyesi kasabada yaşayan kasabalıların dışarıdan kasabaya gelen bir ilaç mümessilinin kasabalılarla, eski arkadaşlarıyla kurduğu ilişki o ilişkinin bölüşümü... Kasabalıların biraz ona uzaylı gibi bakması.”
Sarp Akkaya’nın oyunculuğunun yanı sıra sesi de etkili... Akıcı konuşuyor.
3 kardeşin 3’ü de oyuncu.
İkizi Kaya’yla oyunculuğu seçmelerinin en büyük etkeni oyuncu olan ablalarıymış.
Başarılı olma sebebini açıklıyor:
“Başarılı olmamın en büyük sebebi Kaya’dır. Doğduğumdan beri yalnız değilim.”

GELİNLİKLER ÇÜRÜMESİN
Filmdeki “Belki” şarkısını Model grubun solisti Fatma Turgut seslendiriyor.
Model, gençler tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Saçları, giysileri sıra dışı...
Model isminin doğuşu da bu nedenle.
Görüntüleri kadar şarkı isimleri de ilginç...
“Pembe Mezarlık, Çürüsün Gelinliğim, Benim Tatlı Kanserim, Karadul, Buzdan Şato...”
Şarkıları Can Temiz yazıyormuş.
Değmesin Ellerimiz nerede yazıldı bilemem ama birçok ayrılan çifti birleştirecek kadar güçlü sözlere sahip. Şeffaf Oda’da Fatma finali Değmesin Ellerimiz’le yapıyor.
..........................
Wilma Elles, Sarp Akkaya ve Fatma Turgut’la Şeffaf Oda müzikli ve keyifli bir pazar harmanı...

CESUR VE ÇILGIN ESTETİK
SEVİNCY’nin (Sevinç Yıldız) resim sergileri sıra dışıdır.    Hem adları hem yapıtları...
Bu defa “WHAT THE F*CK” serginin adı.
Adı bile çekici.
Maçka Galeri Eksen’de dünyalıların geldiği “ötekileştirmemek” noktasını da vurgulayan   3 boyutlular ve yüzey çalışmaları sergilemekte.
Daha açığı seksüel ilişkilerden estetik anlatımlar.
“Erkek kadın... Erkek erkek... Kadın kadın...”
Bana hatırlattığı bir öyküyü anlattım:
Kilisenin papazı, pazar toplantısında ahlak üzerine bir konuşma yapmaktadır.
Sorar:
“Evlenmeden önce erkek kadın ilişkisine girenler ayağa kalksın.”
Büyük çoğunluk ayağa kalkar.
Papaz “şimdilik dışarı çıkın” der.
Geriye kalanlara seslenir.
“Erkek erkeğe cinsel ilişki yaşayanlar ayağa kalksın ve dışarı çıksın.”
Geriye kalanlara “kadın kadına ilişkiye girenler de çıksınlar” çağrısını yapar.
Onlar da çıkar.
Geriye sadece 1 kişi kalmıştır.
Papaz sorar:
“Ya siz çocuğum... Siz hangi cinsle?”
Mahcup bir cevap alır:
“Me and me aziz peder...”
....................
Sanatçının iyisi biraz çılgın çokça cesur olur.
Sevicy’de ikisi de var.

 

POŞU VE ŞARAP
GALATASARAY Üniversitesi öğrencilerinin Şeffaf Oda’yı “en iyi TV programı seçtiklerini” yazmıştım.
O güzel gecenin bende bıraktığı bir de acı anı vardı.
Kapıdan girerken Galatasaray Üniversitesi’nin öğrencileri önümü kesmiş ve yaşanmakta olan bir dramı anlatmışlardı.
Arkadaşımız Endüstri Mühendisliği öğrencisi Cihan Kırmızıgül 25 aydır tutuklu yargılanıyor.
Kanıtlanmış bir suçu yok.
Bir eylem sırasında Cihan oradan geçerken boynunda poşu olduğunu gören polis onu alıp götürmüş.
Hiç alakası olmadığı halde sırf boynundaki poşu nedeniyle örgüt üyesi olmakla suçlanıyor.
Biz öğrenciler ve öğretim üyeleri onun suçsuzluğuna inanıyoruz.
İçeride Şeffaf Oda’nın ödülünü aldıktan sonra bir genç kız geldi ve bunu sadece size veriyoruz diyerek bir poşet uzattı.
İçinde Diren’in koleksiyon bağlarında üretilmiş bir şişe şarap vardı; “2009 Cabernet Sauvignon LES MUSES...”
Bunu Cihan tahliye olduğunda içerim diye düşünmüştüm.
Bu gece içeceğim...