İstanbul Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nde 1’inci Uykuda Solunum Bozuklukları Sempozyumu düzenlendi. Türkiye’nin 4 bir yanından alanında uzman doktorların katıldığı sempozyumla insan hayatında olumsuz etkiler bırakan uyku bozukluğu; kulak burun boğaz, nöroloji, göğüs hastalıkları, iç hastalıkları, diş hekimliği gibi farklı boyutlarda ele alındı. Uyku bozukluğunun çalışma hayatındaki başarısızlıklardan trafik kazalarındaki ölümlere kadar etkilerinin olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Bütün dünyada erkekler kadınlara göre 2-3 yıl kadar daha az yaşar. Bu yaşam farkının belki de en önemli uykuda solunum bozukluğudur” dedi.

Uyku; gün içinde nasıl yaşandığını, karakteri, zeka seviyesini, meslekteki başarı ve hayatta ne gibi hastalıklarla karşılaşılabileceğini belirleyen önemli bir kriterdir. Tansiyon, şeker, koronavirüs, kalp, ritim bozukluğu, damarsal bozukluk, felç gibi hastalıkların temelinde ise uyku hastalığı yatmaktadır. Gerçekleştirilen 1’inci Uykuda Solunum Bozuklukları Sempozyumu’nda da her yaşta görülebilen 87 faklı uyku hastalığı ve bu hastalıkları uygulanan gereken mevzuatlar konuşuldu. Kişilerde; gece uykuda horlama, nefesin durması, sabah uyanıldığında uykunun yeterince alınmaması, gün içinde uykusuzluk varsa uyku hastalığı söz konusu olabilir. Öğle yemeği sonrası ya da insanlarla otururken uyku geliyorsa ve akşam televizyon izlerken ya da kitap okurken uyku geliyorsa bu kişilerde kesinlikle uyku problemi olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Bu alana genellikle göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz ya da nöroloji bölümü bakar. Bu yüzden uyku apnesi şüphesi olanlar öncelikle uyku laboratuvarı bulunan bir bölüme giderek uyku testi yaptırmalıdır. Bu test sonrası elde edilen sonuçla hastalığın boyutu ve çeşidi belirlenerek tedavi şablonu uygulanacaktır” açıklamasını yaptı.

“ERKEKLERİN DİKKATSİZLİĞİ VE KAZAYA MEYİLLİ OLMASI UYKU BOZUKLUĞU KAYNAKLI”

Uyku bozukluğunun çözülebilir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Çözülmediği takdirde ise hayatı kısıtlayıp karartacak duruma getirebilir. Türkiye’de yaptığımız çalışmalarda, 35 yaş üstü erkeklerin yüzde 16’sında uyku apnesi vardır. Başka yerlerde yapılan araştırmalarda ise yine 35 yaş üstü erkeklerde yüzde 10-25 oranında görülmektedir. Erkeklerin neredeyse 4’te birinde uyku apne sendromu vardır. Bütün dünyada ve Türkiye’de erkekler, kadınlara göre 2-3 yıl kadar daha az yaşarlar. Bu yaşam farkının, erkeklerin erken ölmesinin belki de en önemli nedenlerinden bir tanesi uyku apne sendromu ve uykuda solunum bozukluğudur. Erkeklerin dikkatsiz olması, tedbirsiz olması, daha fazla kazaya meyilli olmasının belki de en önemli nedeni, uyku apne sendromundan kaynaklanan ölçememe durumundan kaynaklanıyor. Ve bu da bütün dünyada erkeklerin daha kısa yaşamasına neden oluyor" dedi.

“PANDEMİDEN SONRA ARTAN ŞİDDET VE ÖLÜM SAYISI UYKU BOZUKLUĞUNDAN OLABİLİR”

Özellikle pandemide dönemini de değerlendiren Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu sözlerine son olarak şunları ekledi:

“Pandemide uyku laboratuvarlarının çoğu kapandığı için uyku testleri yapılamadı. Bu yüzden birincisi tanı koyulamadı. İkincisi ise çok fazla evde oturup çok fazla gıda tükettik. Daha fazla kilo aldık. Yani uyku apnesi sendromu riski arttı. Yapılan çalışmalarla da kovidin uyku apne sendromonu arttırdığını gördük. Yani aslında pandemiden sonra, uykuda solunum bozukluklarının çok ciddi bir şekilde arttığını gördük. İnsanlar uyuyamadılar, daha geç uyudular, daha az uyudular. Gün içerisinde uyku düzeni bozuldu. Yani uykunun tamamen bozulduğunu gördük. Belki de artan şiddetin veya ölümlerin altında yatan şeylerin de bu uyku bozukluklarının olduğunu tahmin ediyoruz.”

“TÜRKİYE’DE SÜRÜCÜ BELGESİ ALIRKEN UYKU APNESİ SORGULANACAK”

Uyku apnesi bulunan kişilerde trafik ve iş kazası geçirme olasılığının fazla olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mehmet Karadağ ise “İş hayatında başarısızlığa da neden olur. Ve bunlar dünyada yaygın görülen olaylardır. Bu yüzden Avrupa Birliği ülkeleri, bu durumu yasal olarak bir düzenlemeye tabi tuttular. Ve tüm sürücülerin uyku apnesi açısından değerlendirilmesi için tüm sürücü belgelerini yenilediler. 2015’ten beri biz de ülkemizde bu çalışmaları yapıyoruz. 2016’dan beri de Türkiye’de sürücü adaylarının testlerinde ve raporlarında uyku apnesi sorgulaması yapılması gerekiyor. Artık ülkemizde tüm sürücü belgeleri yenileniyor. Bundan sonra 30 milyon sürücümüzün bir kısmı 5 yılda bir, bir kısmı da 10 yılda bir olmak üzere sürekli sürücü belgelerini yenileyecekler. Herkesin sağlık raporunda uyku apnesi mutlaka sorgulanacak. Bunların sorgulanması trafik kazalarının önlenmesi açısından hepimizin lehinedir. Ülkemizde bu konudaki yasalar yeterlidir. Ancak uygulanmalıdır” şeklinde konuştu.

Uyku apnesine neden olan durumları sıralayan Prof. Dr. Mehmet Karadağ şunları söyledi:

“Çocukluktan gelen genetik yatkınlık, vücutta yapısal bozukluk, ense kalınlığı, dil kökü şişmesi olan ve çeneleri küçük olan insanlarda daha fazla görülür. Tüm dünyadaki ölümleri incelediğimizde büyük çoğunluğunun sebebi kalp hastalıklarıdır. Kalp hastalarına baktığımızda ise çoğu, gece saat 2-5’te ölür. Bunların büyük çoğunda ise uyku apnesi vardır. Bir gece hastanızı ansızın ölmüş ya da felç olmuş şekilde bulmak istemiyorsanız hipertansiyonlu tüm hastalara mutlaka uyku testi yaptırın.”

“DURUMA GÖRE İLAÇ TEDAVİSİ UYGULANABİLİR”

Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Özge Arıcı Düz de uykuda solunum bozukluğu ile nöroloji bilimi arasındaki bağlantıyı anlattı. Doç. Dr. Arıcı, “Uykudaki solunum bozukluğuyla nöroloji arasındaki ilişki çift taraflıdır. Uyku bozukluğuna bağlı ortaya çıkabilecek bulguların en başında baş ağrısıdır. Hastalar genellikle sabah uyandığında başının ağrıdığını söyler. Bununla baş dönmesi, yorgunluk hali de gördüğümüz şikayetler arasındadır. Bir diğer önemli durum, uyku bozukluğuyla gördüğümüz ve özellikle kronik süreçte yani ilerleyen uzun zamandır ortaya çıkan bilişsel bozukluklar, unutkanlıklar, hafıza zorlukları, konsantrasyon, dikkat güçlükleri de bu hastalarda izlenebilen durumlardır. Nörolojik hastalıklara baktığımızdaysa birçok hastalığımızda uyku bozukluğunun birçok çeşidini görebiliyoruz. Uykuda solunum durmasıyla ilişkili hastalıklardan uykuya dalma güçlüklerine, gündüz aşırı uykululuğa varana kadar birçok değişik bulguyu uykuya ait, nörolojik hastalarda görebiliyoruz. Bu hastalıkların arasında alzheimer, epilepsi, Parkinson, multipozikleroz, baş ağrıları gibi birçok hastalığımız var. Bunlarla uyku bozukluklarının birçok çeşidini hasta bize şikayet olarak söyleyebilir. Hastalarımızda uyku apnesi sendromu gördüğümüzde önerilerimiz şiddetine göre değişir. Yapılan uyku testi sonucu hastaya cihaz kullanmasını önerebiliriz. Bu vesileyle uyku, daha kaliteli alınabilir. Hasta uykuya dalmada güçlük çekiyorsa; uyku hijyeni, uykuya dalınan süreci, dalmayı kolaylaştıracak çevresel faktörleri düzenlemesini istiyoruz. Mutlaka yatağında, karanlık ortamda, pijamalarını giymiş şekilde olmasını söylüyoruz. Belli bir saatten sonra kahve, çay tüketmeden mümkünse ilaç almadan uykuya dalmasını öneriyoruz. Eğer bunlarla da uykuya dalmayı başaramıyorsa ilaç tedavisi uyguluyoruz” dedi.