"Mutlaka Türkiye, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmek durumunda. Bu, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çokça konuşacağımız bir sorundur. Sorun olduğu kadar hepimizi ilgilendiren anayasal bir problemdir" 
"Kişisel düşüncem; bunu dar çerçeveli toplantılarda da ifade ettim şimdi de etmekte bir sakınca görmüyorum, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün, ki bu partiyi birlikte kurduk, Tayyip Erdoğan aday olur ve cumhurbaşkanı seçilirse partiye yeniden geri dönmesi, genel başkanlığına gelmesi ve 2015 seçimlerinde AK Parti iktidarının başbakanı olmasıdır"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin,  "Türkiye, önümüzdeki günlerde iki partili bir yapıya doğru gidiyor. Çünkü halkın  seçtiği bir cumhurbaşkanı ve bunun arkasından gelecek olan başkanlık  tartışmaları, Türkiye'yi ister istemez iki partili bir yapıya doğru götürecek"  dedi.

    Şahin, Ak Parti Safranbolu İlçe Başkanlığınca bir düğün salonunda  düzenlenen "İstişare ve Danışma Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, 1 Haziran'da 14  yerleşim yerinde yapılan ara seçimde, buralarda yüzde 43 olan oy oranlarını yüzde  47'ye çıkardıklarını ve ittifaklardan rahatsız olmadıklarını söyledi.
    Türkiye'de siyasi dengelerin değişebileceğini belirten Şahin,  "Türkiye, önümüzdeki günlerde iki partili bir yapıya doğru gidiyor. Çünkü halkın  seçtiği bir cumhurbaşkanı ve bunun arkasından gelecek olan başkanlık  tartışmaları, Türkiye'yi ister istemez iki partili bir yapıya doğru götürecek.  Partilerden biri belli; AK Parti. Diğeri kim olacak acaba? MHP mi olur? CHP mi  olur? Kendileri bilir. Kendi aralarında ne kadar oy geçirgenliği sağlarsa  sağlasınlar bu, Türkiye'nin önümüzdeki dönem yaşayacağı siyasi bir tablosudur"  ifadesini kullandı.

    Yarı başkanlık ya da başkanlık sistemi uygulanan ülkelerde iki güçlü  parti bulunduğunu vurgulayan Şahin, Türkiye'de de bunun böyle olacağını  öngördüğünü aktardı. Bu nedenle CHP ile MHP'nin birbirini desteklenmesinden  rahatsız olmadıklarına işaret eden Şahin, "Bu durum, eşyanın tabiatına aykırı  değil hatta uygun bir gelişmedir ama hangisi hangisinin içinde erir, onu  önümüzdeki günlerde göreceğiz" görüşlerini iletti.

    "Başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar"
    Şahin, Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça birilerinin yine ortalığı  germeye çalıştığını ancak buna halkın destek vermediğini anlattı.

    Ortamı germeye çalışanların karşısında dirayetli bir yönetim  bulunduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
    "Onların, bu eylemleri ne için yaptığını bilen ve ona göre tedbir alan  bir hükümet ve Başbakan var. Başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar.  Türkiye'de demokrasi yerleşmiştir. Bu doğrultuda cumhurbaşkanımızı ilk turda  seçeriz, olmazsa ikinci turda. Peki, kim cumhurbaşkanı olacak? Başbakanımız, aday  olup olmayacağı konusunda ortaya bir irade koymadı ancak birtakım istişareler  yapıldı. Oradan çıkan sonuç; büyük bir ekseriyetle Genel Başkanımız ve  Başbakanımızın, cumhurbaşkanlığına aday olması arzu ediliyor. Halkın çok önemli  bir kısmı da Başbakanımızın cumhurbaşkanı adayı olmasını, aday olursa destek  vereceklerini arzu ediyor. Karar kendisinindir. Kendisi cumhurbaşkanı adayı  olmayı arzu ederse biz AK Parti camiası olarak cumhurbaşkanı seçilmesi için  elimizden gelen gayreti göstereceğiz ve inanıyorum ki büyük bir oyla farkıyla ilk  turda Çankaya Köşkü'ndeki o makama oturtacağız."

    Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi
    Mehmet Ali Şahin, kimin cumhurbaşkanı seçileceği kadar önemli başka  bir konunun, AK Parti'nin bundan sonra nerede bulunacağı, gücünü koruyarak hatta  artırarak yoluna nasıl devam edeceği olduğunu bildirdi. Şahin, şunları kaydetti:
    "Genel Başkanımız, Başbakanımız, cumhurbaşkanı seçildiğinde şu anki  Anayasada yazılı mevcut yetkilerle cumhurbaşkanı olmak durumundadır. Anayasanın  101 ve 102'nci maddeleri, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili düzenleme içerir.  Görevleri yazılmıştır ancak halkın seçmiş olduğu cumhurbaşkanı mutlaka yazılı  olanların ötesinde bir de birtakım sorumluluklar üstlenebilmelidir. Bunun yolu,  gelişmiş demokrasilerde başkanlık ve yarı başkanlık sistemidir. Anayasamız diyor  ki 'Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiği kesilir.' Tayyip Erdoğan,  cumhurbaşkanı seçildiği an AK Parti ile ilişiği kesilecek. Seçilmesi halinde  şimdiki cumhurbaşkanı yetkilerini kullanacak. Şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül  de bu yetkilerini kullanarak çok iyi bir yönetim sergiliyor, duruşu ve  tavırlarıyla Türkiye'yi rahatlatıyor, cumhurbaşkanlığının hakkını veriyor.  Başbakanımızın, aday olup seçilmesi halinde Gül kadar hatta ondan daha fazla  cumhurbaşkanı performansı ortaya koyacağına inanıyorum ama bu kafi değil. Mutlaka  Türkiye, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmek durumunda. Bu,  cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çokça konuşacağımız bir sorundur. Sorun olduğu  kadar hepimizi ilgilendiren anayasal bir problemdir."

    Yeni anayasa
    Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından mutlaka yeni bir anayasa yapılması  gerektiğine işaret eden Şahin, buna başkanlık ya da yarı başkanlığın monte  edilmesinin doğru olacağını söyledi.
    TBMM'ye, anayasayı referandumla da olsa değiştirecek bir sayıyla  girmeleri halinde anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine geçmek durumunda  olduklarını ifade eden Şahin, "Cumhurbaşkanlığına aday olur ve seçilirse Recep  Tayyip Erdoğan'ın oradaki konumu, Türkiye'ye hizmet bakımından daha büyük önem  arz ediyor. Onu, sadece kararlarını imzalayan, yabancı büyükelçileri kabul eden  ve birtakım atamaları yapan bir kişi konumundan, Türkiye'nin yönetiminde filen  içinde bulunarak sevk ve idare eden bir konuma getirmek durumundayız"  değerlendirmesinde bulundu.

    Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası AK Parti'nin durumu
    Şahin, 2015 seçimlerindeki en önemli hedeflerinden birinin, AK Parti  olarak güçlü bir şekilde parlamentoda yer almak olduğunu anlattı.

    Bu sonucu elde edebilmeleri için partinin başında bulunacak kişinin  şahsiyetinin de önemli olduğuna değinen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
    "Bunu kendi aramızda konuşuyoruz. Mutlaka Başbakanımız, Abdullah Gül  beyle de görüşüyordur. Kişisel düşüncem; bunu dar çerçeveli toplantılarda da  ifade ettim şimdi de etmekte bir sakınca görmüyorum, Cumhurbaşkanımız Abdullah  Gül'ün, ki bu partiyi birlikte kurduk, Tayyip Erdoğan aday olur ve cumhurbaşkanı  seçilirse partiye yeniden geri dönmesi, genel başkanlığına gelmesi ve 2015  seçimlerinde AK Parti iktidarının başbakanı olmasıdır. Gönlümden geçen düşüncedir  bu. Çankaya'da Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık'ta Abdullah Gül."

    Şahin, bu sırada bir katılımcının, "Sen varsın" sözüne, "Ben haddimi  bilirim" diye karşılık verdi.

    AK Parti'liler olarak hiçbir zaman göreve talip olmadıklarını bildiren  Şahin, şöyle konuştu:
    "Görev bize verilmiştir, elimizden geldiği kadar gayretle yerine  getirmeye çalışmışızdır. Sayın Başbakanımız da aynı düşüncede ve zihniyettedir,  Abdullah Gül de. Teşkilatımız, tabanımız tarafından kendisine bu arzumuz izah  edildiğinde görevden kaçacağı kanaatinde değilim. O nedenle hiç kimse umutsuzluğa  düşmesin, AK Parti 2023 yılına kadar Türkiye'nin sorumluluğunu üstlenecek ve 2023  yılına taşıyacaktır Allah'ın izniyle. Kendi düşüncemi paylaştım. Bu düşüncemi  tabanımız ve teşkilatlarımız da desteklemektedir. 'Ben cumhurbaşkanı adayıyım'  diyen herkes aday olamaz. Bunun bazı gereklilikleri vardır. Yüksek Seçim Kurulu,  cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir genelge hazırladı. Siyasi partiler miting  düzenleyecek, cumhurbaşkanı adayları gelip konuşacak. Yani artık cumhurbaşkanı  adayları partili. Türkiye, partili cumhurbaşkanı dönemine zaten fiilen geçmiş  olacak. Anayasada bulunan 'Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiği kesilir'  maddesinin hükmü kalmayacak. Dolayısıyla anayasayı mutlaka değiştirmek  zorundayız.

    'Aman, Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmasın.' Neden? '101'inci  maddedeki şartlarımı taşımıyor?' Neden? Neden karşı çıkıyorsunuz? Siz de  çıkartın. Tayyip Erdoğan aday olacaksa ondan daha fazla oy alabileceğine  inandığınız birini çıkartırsınız, yarışırlar, halk kime oy verirse o  cumhurbaşkanı olur. Neden adaylık ihtimali olan kişileri, daha adaylığını  açıklamadan yıpratmaya çalışıyorsunuz. Meyvesiz ağaç taşlanmaz. Çünkü Erdoğan  güçlü bir aday, karizmatik bir lider, dünyada tanınan Türkiye'de halkın sevdiği,  dik duran, ipi göğüsleyeceğine inanan bir lider. Muhalefet partileri bu nedenle  kendisinden çekiniyor ve yıpratma yoluna gidiyor. 17 ve 25 Aralık yargı darbe  planlarının arkasındaki buydu ama başaramadılar, siyasetin dışına itemediler.  Millet, bu oyunun farkına vardı."

   "Kara propaganda peşindeler"
    Şahin, cumhurbaşkanlığı seçiminde, yurt dışında yaşayan vatandaşların  da oy kullanabileceğini anımsattı.
    Batıdaki çevrelerin, Erdoğan ile ilgili ucuz ve menfi propaganda  yaptığına dikkati çeken Şahin, "Kara propaganda peşindeler ancak bu yüzden daha  fazla oy alacak Recep Tayyip Erdoğan; cumhurbaşkanı adayı olursa. Bu durum,  oradaki vatandaşları biledi. Bu yapılanlar, yurt dışındaki hemşehrilerimizi  kamçılıyor, biliyoruz. Avusturya'da sırf tepki olsun diye seçimlerindeki  pusulalarda Recep Tayyip Erdoğan'a oy çıktı, yaptıkları kara propaganda  yüzünden."