Ara tatilden istifade torunumla büyük devletimin büyük eserlerini gezdik. Dolmabahçe Sarayını geziyoruz. Ziyaretçiler; nakışlar, iç mimariye bakarak gezdiler. İkinci kata çıktık. Selamlık bölümü büyük devlete yakışır büyüklükte yapılmış. Hemen sağ tarafta kapalı olan merdivenlerin başına bir saat konulmuş. 2. Abdülhamit’in 25 iktidar yılında hediye edilmiş. Saatin üstünde bir yazı var. “Padişahım ömür saat gibidir bir gün durur”. Bu yazıya kimse bakmadı. Baksalar bile okuyacak ve anlayacak kimse yok. Bakılan yerler sadece insanların ilgisini çeken tablolar ve diğerleri. Her bölüme girerken orada ki yaşama yön veren ayetleri görüyorsunuz ve ibretle Osmanlıyı hayırla yâd ediyorsunuz. Ömrümüzün bir gün aniden biteceğini bilelim, inanalım. Eser bırakalım. Yoksa sadece dünyaya semer bırakırız.
Evet, kimse o yazıları görmedi. Çünkü ilgisini çekmiyor ve anlamıyorlar. Dün gece deprem gerçeği ile karşı karşıya gelen Marmara bölgesi insanlarına geçmiş olsun. Farzı muhal, deprem olması gereken yıkıcı şekilde olsaydı Allah korusun. Bölge değil, Türkiye ve dünya yıkılsaydı ve insanlığın sonu olsaydı. Yeniden insanlık yaratılsaydı ve onlar bizim lisanımız ile değil başka lisanla yeryüzüne gelseydi. Dedim ya farzı muhal, bizim bu medeniyetimizi nasıl anlayacaklardı? Teknolojiyi nasıl harekete geçireceklerdi. Bunca banka, iş yeri, işletme, ticaret ve yeni dünyalılara kalan para onların ne işine yarardı? Hastahaneler, tıbbi aletler ne işe yarardı? Hiçbir şeyi anlamadıkları için her şeyin hükmü ortadan kalkardı. Dünya bir çöplük yığınına dönerdi.  
Sarayları gezerken bunlar aklımdan geçti. Ve dedemi hatırladım. Dedemi size demeden önce bir örnek daha söyleyeyim. Depremle Allah bizleri imtihan etmesin. İnsanlık da yok olmasın. Bunca kazanımlar yok olmasın inşallah. Dedim ya, farzı muhal bir diktatör çıksa dese ki bu gece ben konuştuğumuz dili ve yazıyı kaldırıyorum. Ve yeni bir sistem ile yolumuza devam edeceğiz. Uygulasa! Ertesi günü bütün Üniversiteler, okullar, devlet kurumları, konuşan insanlar ne yaparlar. Profesör, doçent, doktor, hocalar, öğrenciler, esnaf, sanatkârlar, sanatçılar ve o ülkedeki tüm insanlar; işsiz, cahil ve yarını olmayan bir duruma düşerler değil mi?  Allah korusun böyle bir senaryo hayata geçse ne olur? Kaos olur, yazık olur, zulüm olur. Bir milletin ömrü heba olur. Kazanılmış bütün haklar zayi olur. 
Sarayları gezerken aklımdan bunlar geçti. Ve dedem Batum da Müderris. Bugünkü deyimle Profesör. Hudutlar çizilince Türkiye tarafına geçmişler. Parçalarımız o tarafta kalmış. Fakat dedem bir gece âlim olarak yatıyor. Sabah kalktığında cahil olarak ölünceye kadar yaşıyor. Arapça, Rusça ve Farsça bildiğini biliyoruz. 5 bilinmeyenli denklemlerin yazılı olduğu kocaman el yazması kitapları ve dini eserleri o gece kimsesiz kaldı. Ya şimdi profesörler bir gecede âlim yatıp sabahı cahil ilan edilseler ilme yazık olmaz mı? Âlime yazık olmaz mı? Öyle bir süreçten geçtik ki 100 senedir geçmişimizden ayrı ve uzak kaldık. Sanki onlar bizim atalarımız değil. Geçmişimizi atmadan geleceğimize emin adımlarla gitmemiz gerekir. Atalarımızı asla unutmadan, onlardan utanmadan, geçmişimizle öğünerek muasır medeniyetler seviyesinin öncüleri olmalıyız. Bin yıllık tarihimizle kavgalı olmamalıyız. İyisiyle kötüsüyle onlar bizim geçmişimizdir.
Bütün meslek Liseleri ve burada okuyanların durumu da buna benzer. Yıllarca meslek liselerinin bölümlerinde okuyup emek sarf ettikten sonra kendi mesleğini zirveye taşımak yerine mesleğinin haricindeki işlere giden ve çalışan öğrencilere aileleri yardımcı olsun. 4 sene az değildir. Hayatlarının dört senesini heba etmesinler. Öğretmenler ilkokuldan itibaren ve Lise de gerçek rehberlik yapsınlar. Yoksa gençler heba oluyor. Çok dünyevileştik. Artık veliler kendi okuyamadıkları bölümlere çocuklarını zorlamasınlar. Öğretmenler gereğini yaparlarsa gençlerimizle çağlara damga vururuz. Bu vesileyle Öğretmenlerimizin ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ tebrik ediyorum. Teslim ettiğimiz yavrularımızı öğretmen vakarıyla yetiştireceklerine inancımız tamdır. Kimseyi cahil bırakmayalım. Geçmişimizi unutmayalım. 
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 24 Kasım 2022