Duygu Deniz (44), 2013 yılı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde 7 yaşındaki kızının okulunda yapılan bir çekilişten mamografi hakkı kazandı. Böylelikle meme kanseri olduğunu öğrenen Deniz, daha önce sağlık sigortasından bir mamografi hakkı olduğunu belirterek, "Etrafımdaki insanlar, ‘Boşver ne gideceksin, yok yere radyasyon alma’ deyince gitmemiştim fakat kızımın okulunda Kadınlar Günü etkinliğinde yapılan çekilişte bana mamografi çıktı. Diğer veli ve arkadaşlara daha hoş hediyeler çıktığı için onları kıskanıp bana çıkan hediyeyi şakayla karışık değiştirmek bile istedim. Sonuç olarak hastaneye mamografi çektirmek üzere gittim. Hastanede mamografi çekildikten sonra bir şeyler olduğu görülmüş ve beni tekrar çağırdılar. Gittim ve ultrason çektirmem gerektiğini söylediler. Başka bir yerden de teyit almak için bir mamografi yaptırdım. Sonra bir mamografi daha… Bu uzayan sürecin ardından bir anomali olduğu ortaya çıktı. Tamamen tesadüf olarak gelişen bu süreç, biyopsi sonucunda kötü hastalık çıktı. Tamamen tesadüf olarak gelişen bu süreçte benim en büyük şansım, hastalığın en erken evrede yakalanmış olması oldu” diye konuştu.

EŞ ZAMANLI CERRAHİ İLE ALINAN MEME AYNI AMELİYATTA ONARILDI
Sonraki sürece ise hastalıktan daha çok üzüldüğünü belirten Deniz, “Hiçbir şey bilmiyordum. Ertesi gün Prof. Dr. Abdullah İğci ile görüştük ve memenin tamamen alınmasına karar verildi. Daha sonra Dr. Erdem Bey devreye girdi ve aynı ameliyatta memenin alınmasına ve onarımına karar verildi. Çevremde veya ailemde hiç bu şekilde bir hastalıkla karşılaşmadığımdan bir bilgim yoktu. Daha sonra doktorlarıma inandım ve Erdem Bey’in dediğini kabul ederek 4 saat süren eş zamanlı bir ameliyatla hem meme alındı hem de onarım yapıldı. Biyopsi değerlerim yüksek çıktığı için kemoterapiye başlandı. Kemoterapi gerçekten çok zor bir süreç, özellikle saçlarım döküldüğünde kızıma bu durumu nasıl açıklayacağımızı bilemedik. Bir arkadaşımın fikir verdi ve kızıma bitlendiğimi o sebeple saçlarımın gittiğini söyledik, o da bize inandı. Tedavim tamamlandıktan sonra ise silikon takılacak” şeklinde konuştu.
Ülkemizde erken evrede teşhisin oldukça az görüldüğünü dile getiren estetik ve plastik cerrahi uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven ise, meme kanserini genellikle orta ve üzeri evrede yakalayabildiklerini belirterek, “Bu evrelerde ise daha uzun süreli bir tedavi yapmak ve en önemlisi bir ekip tarafında planlı tedavi yürütebilmek son derece önemli. Bu ekibin içinde, bir genel cerrah, bir patalog, bir radyolog, bir onkolog ve plastik cerrah yer alıyor. Yani kanserin tedavisinde birçok branşın bir arada hareket etmesi gerekiyor” dedi.
Doç. Dr. Güven, tedavi planında en önemli unsurlardan birinin ise dünyanın her yerinde başarıyla gerçekleştirilen eş zamanlı cerrahi operasyonlar olduğuna dikkat çekerek, “Göğsün alınmasından sonra onarılması aynı operasyonda gerçekleştiriliyor. En ileri kanserlerde bile memenin onarılması mümkün. Böylece meme kanserinde kadınlığın sembolü olan kanserli memenin onarılması organ kaybını ortadan kaldırıyor. Hastanın yaşayacağı travma ise tedavi sırasında en aza indiriliyor. Dünyada binlerce kadın üzerinde yapılan ve tam olarak ispatlanmış araştırmalar gösteriyor ki, uygun tedavi yöntemiyle yapılan onarımlar hastanın sağ kalmasını ve ileriki tedavi gidişatını hiçbir şekilde etkilemiyor” ifadelerini kullandı.
Güven, günden güne kanserle nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin daha çok öğrenildiğini ve her gün farklı bir yeniliğin gündeme geldiğini vurgulayarak, “Meme kanserinde herkese yapılan bir tedavi yok, kişiye özel tedaviler var. Tedavilerde kullandığımız yöntemler, tüm cihaz ve araçlar dünya seviyesinde. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ne kullanılıyorsa biz de aynılarını yapabilme şansını yakalayabiliyoruz” diye konuştu.

“VÜCUDUN BİRÇOK YERİ ONARIM İÇİN UYGUN”
Doç Dr. Erdem Güven, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hastamızda multi-disipliner bir çalışmayla teşhis konulup daha sonra eş zamanlı onarım şansı yakaladık. Onarımda memenin alındığı bölgeye doku kaybını önlemek adına bir balon yerleştirdik ve doku kaybını önledik. Hastamız da tedaviyle birlikte normal hayatını devam ettiriyor. Daha sonraki süreçte ise silikon takılacak. Biz onarım ameliyatlarını erken ve geç olarak ikiye ayırıyoruz. Erken evrenin geçtiği durumlarda geç onarım yöntemlerini kullanabiliyoruz. Yani esasında hiçbir zaman geç değil. Göğsünü yaptırmaya karar veren bir kadın için vücudunun farklı bölgelerinden doku alma imkanımız var. Bu kimi zaman en kıymetli yer olan karın bölgesi olurken, özellikle göbek altındaki fazla doku bizim için altın değerinde, o dokuyu biz şekillendiriyor ve mikro cerrahi ile göğüse taşıyoruz, kimi zaman ise sırt kası olabiliyor. O uygun değilse kalçadan doku alımı yapılıyor. Vücudundan doku alınmasını istemeyen ya da bir şekilde buna uygun olmayan vakalar için ise kadavradan nakiller söz konusu olabiliyor. ‘Dermal Matrix’ denilen bu yöntem Amerika’da sıkça uygulanıyor ve biz de uygulayabiliyoruz.”