Salı günleri AKP grup toplantılarının değişmez mönüsü İsmet İnönü... İnönü iktidarı bundan tam 62 yıl önce bıraktı. Hayattan ayrıldığında CHP üyesi bile değildi, istifa etmişti. İnönü’nün ardından CHP’nin başına Ecevit geçti, o gitti Erdal İnönü geldi, o gitti Baykal geldi, arada Hikmet Çetin, Altan Öymen gibi isimler genel başkan oldu. İnönü politikaları tarih oldu.
Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu’nun politikasının İnönü politikalarıyla benzerliği mi var? O da yok...
Ne var ki, AKP Genel Başkanı’nın aklından İsmet İnönü ve o dönemin icraatı nedense hiç çıkmıyor.
O zaman... Mesele nedir?
YGS sınavında 1.8 milyon gencin 700 bini matematikten sıfır aldı. 9 yıllık AKP iktidarının eğitim politikası sıfır çekti... Bu fiyasko İsmet İnönü’nün eseri mi?
Yüz binlerce öğretmen İsmet İnönü’nün politikalarının sonucu mu işsiz oturuyor?
Kent yağmasının, rant vurgunlarının yolunu İsmet İnönü mü açtı?
Doktorların ayaklanmasına sebep İsmet İnönü mü?
Elektrik ve doğalgaz zamlarını İsmet İnönü mü yaptı?
İşçiye ve memurun eline zam diye sadaka tutuşturan kişi İsmet İnönü mü?
Muhalifleri hapse İnönü mü atıyor?
Bugünkü sorunlar İnönü’yü eleştirince düzelecek mi?
Tayyip Bey her hafta İnönü’ye çatarken bunları düşündürüyor doğal olarak...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise genellikle Tayyip Erdoğan’a cevap yetiştirme derdinde. Kendi gündemini hayata geçiremiyor. Böyle yaptıkça Erdoğan’ın kulvarına giriyor onun gündemini hakim duruma geçiriyor. Ülke ancak bugünü eleştirerek ileriye gidebilir. İktidarın lideri ise İsmet İnönü’yü eleştirerek bir yerlere varmaya çalışıyor... Nereye peki?

 

Erdoğan’ın korumaları Obama’yı koruyan gizli servis tarafından eğitilecekmiş.
“Başkanlık sistemi”ne giden yolun asfalt çalışmaları devam ediyor...
Haldun Ertem


 

Anıtkabir notu...
Anıtkabir’i ziyaret edenlerin sayısını Genelkurmay internet sitesinden neden kaldırdınız?
Bu soruyu bizden sonra iki değerli meslektaşımız Yılmaz Özdil ve Mustafa Mutlu da sorunca Genelkuray dün lütfen bir açıklama yaptı...
Genelkurmay sitesi güncellenmişmiş, bu yüzden Anıtkabir ziyaretçi sayısı “yıllık” olarak verilmeye başlanmışmış.
Genelkurmay Başkanlığı’na not: Yaptığınız açıklama inandırıcı değildir.
Ziyaret rakamlarını haftada ya da ayda bir açıklamamanın hiçbir mazereti olamaz. Atatürk sevgisinin ve cumhuriyet coşkusunun büyüklüğü birilerini rahatsız edebilir. Ancak Genelkurmay onlara teslim olamaz. Rakamları eski düzende haftalık veya aylık açıklayınız...

 

Okumuş çocuklar!
Tetikçinin pespayesine yalaka deniyor... Rafine olanına, entel takılan, iyi okumuşuna “liberal” adı yakıştırılıyor. Bu liberaller yaklaşık 9 yıldır AKP’ye destek hizmeti veriyordu. Son zamanlarda dış dünya ile AKP arasına sıkıştılar. Özellikle PKK ve KCK konularında AKP’yi eleştirmeye kalkıştılar. Cevaplarını aldılar. Birinin AKP organı gazeteyle ilişkisi kesildi. Diğerleri de zaman zaman Başbakan’dan fırça yiyor. Ancak geçmişteki hizmetlerinin hatırına fazla da hırpalanmıyorlar. Emekli Diplomat Uğur Ergun kısa bir not göndermiş. Diyor ki;:
“Türkiye’nin AKP eliyle demokrasiye ulaşacağına zamanında inanan, yaşını başını almış kişilerin bugün sergilediği nedamet getiren yazılar,  kendilerinin bir yazar olarak halkı zamanında nasıl kandırdıklarını göstermek dışında hiçbir işe yaramamaktadır.”
Bu son cümle de bir nevi onlara kapak olsun.

 

NATO korur mu?
Komşularımızla ilişkilerimiz gittikçe kızışıyor. Başbakan, Suriye bir daha sınır ihlali yaparsa karşılık verileceğini söyledi ve “NATO devreye girer”, diye konuştu.
Acaba NATO gerçekten yardıma koşar mı?
Bir dönem NATO’da büyükelçimiz olarak bulunan Onur Öymen diyor ki:
“NATO antlaşmasının 5. maddesi, bir üye ülke saldırıya uğrarsa diğer üyelerin de bunu kendilerine yapılmış sayarak olanakları ölçüsünde o ülkenin yardımına gitmelerini öngörüyor. Ancak bu hüküm otomatik olarak işlemiyor.
NATO’da bütün kararlar oybirliği ile alındığı için bir ülke hayır derse 5. madde kararı alınamaz. NATO tarihinde 5. madde kararı sadece bir kere, New York’taki ikiz kulelerin saldırıya uğraması üzerine alındı.
Başkan Johnson’un İnönü’ye mektubu bu 5. maddeyle ilgiliydi:
‘Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesi halinde Sovyetler Birliği Türkiye’ye saldırırsa NATO’nun Türkiye’yi koruma yükümlülüğü ortadan kalkabilir’ diyordu. Bu anlayışa göre Türkiye’nin bir askeri harekatı üzerine Suriye Türkiye’ye saldırırsa NATO’nun müdahale zorunluluğu tartışmaya açık hale gelebilir. Türkiye her an Suriye’ye karşı silaha sarılabilecek bir ülke görünümünden çıkmalıdır.

 

Türkiye’nin ilk sirk okulu açılmış.
Eh, takla atma dersini de İçişleri Bakanı verir artık!
Fahrettin Fidan

AKP darbelerden hesap soruyormuş!
Evet! “Ülkeyi solculardan, sosyalistlerden, komünistlerden temizlediniz! Borcumuz ne kadar?” diye...
Gülhan Elmas