Bu hafta da sizlere ibret verici bir hikâyeyi hatırlatmak istiyorum. Umarım hikâyeye iyice odaklanır ve bize düşeni yerine getiririz.
Çok eski zamanlarda bugünkü Suriye, Ürdün ve Kudüs bölgeleri içinde bir millet yaşarmış. Bu kavim çok zengin oldukları için kendilerini üstün görüyorlarmış. Bugünkü insanlar gibi zenginleştikçe, zenginliklerinin kendilerinden dolayı olduğunu zanneder gittikçe Allah’ı ve emirlerini unutur olmuşlar. Zenginler asla paylaşmaz ve kendilerinden zayıf olanları her durumda aşağılar, döver, söver ve her tür zulmü reva görürlermiş. Hal böyle olunca da çoğalan zenginler, fakirleri ve yoksullara her tür kötülüğü yapar olmuşlar. Halktan iyice kopuk yaşayan bu toplum tıpkı bugünkü gibi insanlara tepeden bakmaya başlamışlar. İsterseniz bunu ilahi kitabımız Kuran’dan öğrenelim. Sonra diyeceğimizi diyelim. Hûd (as) dedi ki: Siz, böyle gösteriş ve eğlence olsun diye, her tepeye anıt gibi binalar dikip duracak mısınız? Kendiniz için de, dünyada ebedî kalacakmış gibi hep böyle sağlam köşkler, kaleler mi inşa edeceksiniz? Mazlum ve biçare insanları elinize geçirdiğiniz zaman, onlara hep böyle acımasız zorbalar gibi mi davranacaksınız? Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Öyle bir Zat’tan korkun ki, bildiğiniz bunca nimetleri size verdi. Size sağmal hayvanlar, oğullar bahşetti. Bağlar, bahçeler ve akıp duran kaynaklar ihsan etti. Doğrusu ben sizin adınıza, dehşet verici büyük bir günün azabından korkarım. (Şuara 128-135)
Bu milletin adına tarihte Ad kavmi denilirmiş. Ad kavmine Hz. Hûd peygamber gönderildi. Hûd (as) doğru ve güvenilir bir insandı. Diğer peygamberler gibi o da tebliğine karşı bir ücret talep etmedi. Mükâfatını sadece Allah Teâlâ’dan bekleyerek gece gündüz tebliğ vazifesine devam etti. Kavminin bozuk hal ve davranışlarını ıslah etmeye çalıştı. Burada bahsedildiği üzere hususiyle şu üç nokta üzerinde duruldu.
1. Ad kavmi büyük yolların yanında bulunan yüksek tepelere, ihtiyaç için değil, sadece övünmek ve gösteriş için, ihtişam, servet ve kuvvetlerinin bir tezahürü olarak işaretler, yüksek binalar yapıyorlardı. Gelip gidenleri bu yüksek noktalardan kontrol ediyor, onlarla oynuyor, alay ediyorlardı. Şimdiki kameralar gibi.
2. Dünyada ebedî kalacakmış gibi sapasağlam evler, köşkler, kaleler, su sarnıçları (havuzlu villalar) ve barajlar yapıyorlardı. Her türlü fizikî, mali ve zihnî imkânlarını bu uğurda harcıyorlardı. Hayatta lüks ve zevkten başka bir düşünceleri yoktu. Ölümü akıllarına bile getirmiyor, hiçbir ahiret endişesi taşımıyorlardı.
3. İyice zorba olmuşlar, kalplerinde fakir, zayıf ve yoksullara karşı hiçbir merhamet duygusu kalmamıştı. İnsanlıktan tamamen uzaklaşmışlardı. Güçleri yettiği herkesi, özellikle zayıf ve güçsüzleri eziyor, dövüyor, öldürüyor, onlara her türlü barbarlığı reva görüyorlardı.
Peygamberi dinlemeyen, nasihatlere yüz çeviren, tövbe etmeyen bu millete ne oldu biliyor musunuz? Biz onların üstüne uğursuz mu uğursuz bir günde uğultulu bir kasırga saldık. (Kamer 19) Ad kavminde (ibretler vardır). Onlara, kasıp kavuran rüzgârı göndermiştik. Üzerinden geçtiği şeyi sağlam bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu. (Zâriyât 41-42) Bu zalim kavimin hepsi helak oldu. Tıpkı pompeu şehri gibi. Bilmem ki ibret alır mıyız? Bu salgın musibeti bizimde bu kavme benzediğimizden mi başımıza geldi?
Öyle veya böyle bu musibet dünyanın başına geldi. Bir teklifim var. İslam dünyası, Hristiyan dünyası, Musevi dünyası ve diğer Beşeri dinlere inanan bütün insanlık TÖVBE etmeliyiz. Diyanet İşleri Başkanımız önderlik etmeli ve insanlık dünyasını TÖVBEYE DAVET etmelidir. Tövbe etmez ve yaptığımız hatalardan dönmezsek, korkarım ki bu salgın bela insanlığı helak edecektir. Tövbe edelim. Maske, Mesafe ve Temizliğimize lütfen dikkat edelim. Bu salgın başka salgınlara öncülük edebilir.
Bu vesile ile bu salgından ömür sermayesi biten rahmeti rahmana kavuşanlara ve bugün aramızdan ayrılan Yusuf KARACA hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yusuf hocam bizim şuurlanmamızda öncü hocalarımızdan birisiydi. Allah şahadetini kabul etsin. Bütün geçmişlerimize hediyelerimiz Fatihalar olsun.
Cuma bereketi ile Allah bizleri tövbe eden ve Tövbesi kabul olanlardan eylesin.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 25 Aralık 2020