Hz YUSUF (3) BEŞER ÖNÜNDE EĞİLMEYEN ADAM

Bir insanın yedisi ne ise yetmişi de odur. Varlığımız ve yaşamımız Allah’ın (cc) elindedir. Allah’a (cc) tabi olalım, Allah (cc) bizi asla bırakmaz. 12 yaşındaki masum çocuk köle pazarında satılırken bile gözlerini ta ötelere diker tatlı bir tebessümle O’ndan yardım talep ederdi. İYYAKE NAĞBUDU VE İYYAKE NESTAİYN der boynunu bükerdi. Buruktu, mahzundu ama asla ümitsiz değildi. Çocuk yaşta sırtına ağır bir yük yüklenmişti. Görevi iffeti korumak, düzeni değiştirmek, mağdur ve masumların elinden tutmaktı. Yeter ki Allah’a (cc) bir adım gidelim Allah (cc) bize on adım gelir. 
Köle pazarından Saraya adeta transfer oldu. Satın alan efendilerinin önünde asla eğilmedi. Beşere secde etmedi. İnsanlar bir kölenin, efendilerinin ayaklarına kapanmamasını yadırgadılar ama bu çocuğa asla bir şey demediler. Neden diye düşünebildik mi? Çünkü o sadece Allah’ın kuluydu. Menfaatin kulu, hele kulun kulu olmayı asla tercih etmedi.
Kula kul olmak, güce tapmak asla insanın asli görevi değildir. Allah (cc) kuluna yeter.
Verilen bütün görevleri eksiksiz yaparken fazladan verilenleri de başaran Yusuf hep gariplerin ezilmişlerin elinden tuttu. Yapılan zulüm ve işkencelere de dik duruşuyla karşı çıktı. Çok genç yaşta SARAYIN YÖNETİMİ ona tevdi edildi. 
Ey gençler! Bizlere “siz bilmezsiniz, yapamazsınız, edemezsiniz dediler.”  Gençlik yıllarımızda yönetimlere almadılar. Aslında GENÇLERE GÜVENİP onların bitmez enerjilerini değerlendirmek gerekir iken suyun başındakiler gençleri değerlendirmediler. Şimdi gençlerin söz sahibi olduğu yönetimleri görüyoruz. Gençlere inanıldığını görüyoruz.
Hz Yusuf iffetini korumak için saray zindanından gerçek zindana gitmeyi tercih etti. O da bir görevdi. Ülkeyi idare edeceği günler için adam yetiştirmek gerekiyordu. Zindanı Medreseye çevirdi. Asi insanları muti insan kıvamına getirdi. 
Ve mevcut sistem zindanda ki Yusuf’tan korkuyordu. Kendilerini tanrının oğlu diye insanları inandıran müşrikler ve bildikleri halde menfaatleri uğruna hakikate inanmayanlar Yusuf’un en baş düşmanları oldular. Tapınak kâhinleri gücün kendilerinde olduğu için her konuda kendilerini haklı görüyorlardı. Yusuf’un ruhlara şifa veren mantıklı davranışlarına yalnız kaldıklarında hak veren kâhinler ve zorbalar menfaatleri öne çıkınca Yusuf’un en büyük düşmanı oluyorlardı. Ve Yusuf zindana güle oynaya gitti. 
Kâhinler kurtuldu ve nefes aldılar. Züleyha kurtuldu ama nefes alamadı. Âdeta Yusuf’un olmadığı dünya onu boğuyordu. Zalimler zulümlerini Yusuf’un olmadığı dünyada rahatça sürdürmeye başladılar. Ve ben bu zalimlerin oynadıkları oyunları 28 Şubat döneminde gördüm, yaşadım. Yusuf’lar, Sümeyye’ler mağdur edildiler. Onlara gönül verenler de bu mağduriyeti boydan boya yaşadılar. O gün belki de bir mağdurun gözyaşı Gayretullah’a dokundu ki Allah (cc) mağdurlara yol verdi. Tıpkı Yusuf’u Mısır’a sultan yapan 28 Şubat’tan sonra mağdurları da dünya iktidarına getirdi. İktidar EMANETTİR. EMANETE İHANET EDİLMEZ. İhanet edilirse Allah (cc) emaneti verdiği gibi geri de alır. 
Yusuf ne efendilerine, ne de görev verene ihanet etmedi. Zindan da kurulacak yeni düzenin temellerini sağlamlaştırırken Allah da ona ilimler vererek takviyelerde bulunuyordu. Verilen en büyük ilim ise RÜYA YORUMLAMAYDI. Binlerce eşkıya, katil, vurguncu, soyguncu onun etrafında toplanıp tövbeler ederek, Salih insanlar olmaya başladılar. Yusuf’un talimatları onları adım adım Mısır’ın idaresinin başına getiriyordu. Yusuf’un en büyük düşmanı zindanda tecrit odasındaydı. Onun hidayete ermesi için dualar ediyor ve telkinlerde bulunuyordu. Ama nafile o zalimin kötülüğü devam ediyordu. Rahmet peygamberi olanlar hep hayır dua ederler. Ama hidayeti verecek Allah’tır. 
Zindan da açları doyurdu. İhtiyaçlıların ihtiyacını giderdi. Hastalara şifa bulması için uğraştı. En büyük şifa ruhlara verilen şifadır. Gönle ve beyne aktarılan şifadır. Zindan okula dönüşebilir. Yeter ki Yusuf’lar olsun. Kötüler iyi insan olabilirler. Yeter ki yön veren yol gösteren olsun. Yoksullar da iktidar olabilir. Yeter ki iktidar imtihanını idrak edebilsinler. Yusuf gibi olanları inkârcılar da takdir ederler ama onlar kendi iktidarları için Yusuf’ları hep insanlar arasında küçük düşürmenin peşindedirler. Çünkü onlara yaptıkları kötülükleri şirin gösteren, doğru gösteren ŞEYTANLARI VAR. Sesleri de çok çıkar. Yalanlarını insanlara inandırırlar ve sonra kendileri de kendi yalanlarına inanırlar.  
Ne olur tapınak kâhinlerinin temsil ettiği rolleri oynamayın. İçten içe takdir ettiğiniz gerçeklere dönün. Kabul edin ki Hakk’ın yanında olan kazanır. Yıkmak için değil, onarmak için yaraları deşmek için değil yaraları sarmak için yaşayalım. Hz Yusuf ve etrafında ki dünya biziz. Bu dünyayı yaşayanlarda biziz. Yine devam edeceğiz inşallah.
Hz Yusuf tadında güzellikler temenni ediyorum. Günleriniz huzur, huzurunuz varlığımıza sürur versin. Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 11 Ocak 2023