Güney Kore’ye destek vermek için 17 Eylül 1950’de İskenderun’dan yola çıkan Türk tugayı, en büyük kaybını 218 şehit, 455 yaralı ve 94 kayıp ile Kunuri’de verdi. Savaşa giden ilk askeri birlikte yer alan Kore gazisi Kazım Ünlü’nün savaş anılarını kayıt altına aldığı 4 adet günlüğü ise bu döneme ışık tutuyor.

Kunuri Muharebesi’nin 72’nci yıldönümünde Saygı Ünlü dedesi Kazım Ünlü’nün günlüğünü paylaştı. Beykent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Öğretim Üyesi Kemal Olçar ise Türk Tugay’ının savaşta elde ettiği kazanımları aktardı. 93 yaşındaki Kore Gazisi Hasan Yılmaz da savaş sırasında yaşadıklarını anlattı.

Kunuri Muharebe’sinin 72. yıldönümünde Kore Gazisi Kazım Ünlü’nün torunu Saygı Ünlü, dedesi Ünlü’nün o dönemde tuttuğu günlükten bazı anıları ile paylaştı. Dedesinin 1950 yılında Kore’ye giden ilk askeri birlikte yer alan bir başgedikli olduğunu belirten Ünlü, “Dedem, 1 yılı aşkın süre sonrasında yolculuğunun sonunda Türk askerinin düşmana yaşattığı zayiattan bahsediyor. Bununla ilgili de şunlara yer veriyor; ‘6 bin 588 zayiat var, 15 bin 814 yaralı ve 352 esir ele geçiriliyor. Tamamı da 22 bin 754. Bunların 38’i de Kuzey Koreli” ifadelerini kullandı.

“KORE’DE KALDIĞI SÜRE BOYUNCA 4 ADET GÜNLÜK TUTMUŞ”

Dedesi Kazım Ünlü’nün, 1950 yılında Kore’ye giden ilk askeri birlikte yer alan bir başgedikli olduğunu belirten Beykent Üniversitesi Basın, Yayın ve Medya Danışmanı Saygı Ünlü, şunları söyledi:

“Dedem, Kore’de kaldığı süre boyunca 4 adet günlük tutmuş ve bu günlüklere de hissettiklerini, duygularını ve o dönem yaşanılanları kaleme almış. 27 Kasım Türk Birliklerinin en çok kayıp verdiği Kunuri Muharebelerinin yıl dönümü. Kendisi zaten Kunuri Muharebeleri’nin birkaç gün öncesinde, Kunuri’nin haritalarının dağıtımı konusunda görevli. Bunların tasvirleriyle uğraşıyor. Yazdıklarından birkaç cümle okumak istiyorum; ‘Bir süre yol aldıktan sonra muharebe grubuna Choyang-Myon’a yetişiyoruz. Henüz ortalık ısınmamış, erler yaktıkları ateşlerin başında toplanmış ısınıyorlar. Burada birkaç saat bekledikten sonra emniyet yürüyüşü ile hareket ediyoruz. Belki de Kore arazisinin en arızalı ve en büyük dağı Pung-Myon’a çıkıyoruz. Gayet dar bir yol, bir tarafı uçurum ki vadideki insanlar küçük birer çocuk gibi görünüyor. Normal motorlu araç ile ancak üç saatlik bir zaman sonra dağın tepesine çıkıyoruz. Türkiye’de eşine rastlanmaz zirveleri mahrat gibi ve tepeleri bir tarak gibi süslenmiş bu heybetli dağlar sanki bulutlara değecek.’”

MUHAREBE ESNASINDA KAYBOLUYORLAR”

Bu satırlardan sonra, muharebe sonrası sayfaların boş olduğunu söyleyen Ünlü, “Muharebe esnasında kayboluyorlar. 30 Kasım’da yeniden yazmaya başladığında ise şöyle diyor; 

“ ‘Geceyi Amerikan askerlerinin gösterdiği üzeri açık bir römorkun içinde geçirdik.’ Tabi ki zor badireler atlatılıyor fakat kaldığı 1 yılı aşkın süre sonrasında da yolculuğunun sonunda Türk askerinin yaşattığı zayiattan bahsediyor. Bununla ilgili de şunlara yer veriyor; ‘Türk Tugay Cephesinin düşmana verdiği zayiat; 6 bin 588 zayiat var, 15 bin 814 yaralı ve 352 esir ele geçiriliyor. Tamamı da 22 bin 754. Bunların 38’i de Kuzey Koreli.’ Dedem, daha birçok mühimmat ve araçları da detaylı belirtmiş durumda.”

“TÜRK TUGAYI ÇOK ÖNEMLİ BİR MUHAREBENİN ALTINA İMZA ATTI”

Beykent Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Öğretim Üyesi Kemal Olçar da Türk Tugayı’nın savaşta elde ettiği kazanımları şu şekilde anlattı:

 “Bu 3 yıl süren savaşta Türk Tugay’ı o bölgede çok önemli bir muharebenin altına imza attı. Bu Kunuri Savaşı. Bu savaşta Türk Tugay’ının o bölgedeki kahramanlıkları ya da almış aldığı kararlarla Birleşmiş Milletler (BM) ve Amerikan Birlikleri’nin emniyeti ve güvenliği sağlandı. Bundan sonra savaşın seyri şöyle değişti; Kuzey Kore ve Güney Kore’nin BM gücü ile şu anki de facto pozisyonunun alınmasında Kunuri Muharebesinin çok büyük bir etkisi vardır. Türk Tugayı bundan dolayı iki defa şeref madalyasıyla ödüllendirilmiştir. O yüzden Türkiye Cumhuriyeti Devleti Yunanistan’la birlikte bu 3 yıllık savaşın ortasında 19 Şubat 1952’de NATO’ya üye olarak kabul edildi. Öte yandan bölgede bütün politik yapı diğer taraftan ekonomik yapı, güvenlik yapısı, orduların düzeni Batı endeksli ve NATO endeksli bir yapıya ulaştı.”

“SAVAŞA BÖLÜK OLARAK GİTTİĞİMİZ İÇİN ZARAR GÖRDÜK”

93 yaşındaki Kore Gazisi Hasan Yılmaz, askerliğe Ardahan’da başladığını belirterek, “Orayı dağıttılar daha sonra Erzurum’a geldim. Palandöken dağının dibindeki Toparlak köyü var. O toparlak köyünün orada askeriye vardı, oradaydım. Orada da 3’üncü ordu komutanı vardı.  Kore’ye gidiliyor dediler. Kore’ye gitmeden önce general teftiş etti. Sıra bana geldiğinde ‘yat’ dedi. Yattım, hemen kalktım ve esas duruşa geçtim. Bana, ‘sen geç bu tarafa’ dedi. Diğerleri için subaylara, ‘Bunlar daha eğitim görmemiş, bunları eğitin’ dedi. Ondan sonra Kore’ye gittim. Kore’ye gitmemiz gece gündüz 52 gün sürdü. Busan diye bir yere vardık. Vapurdan orada indikten sonra cepheye gittik. 1’inci Kunuri Muharebesi’nde Güney Kore’nin başkenti Seul’a gittik. Şehir de düşmanlarla karşılaştık. Bazı yerlerde savaşa katıldık. 1 sene Kore’de kaldım. Aç kaldığımız günler oldu. Dağın tepesinde ne yemek var ne de başka bir şey. Bu şekilde mücadeleye devam ediyoruz. Fakat savaşırken aç olduğunu anlamıyorsun. Savaşta zarar görmemizin nedeni, savaşa bölük bölük gitmemizden dolayı oldu. Çünkü etrafımızı düşman sardı. Kol kola, boydan boya açılmış olsaydık düşman etrafımızı saramayacaktı. 4. bölüğümüzü sardılar onu kurtarmak isterken bayağı zarar gördük. Kurtardık ama sağ kalanlar mahvolmuştu. Kore’den 1951 yılında ayrıldım ancak savaş devam ediyordu. Türkiye’den bize her şey geldi. Allah devletimizden razı olsun, bizi yalnız bırakmadı” diye konuştu.