Gençlik yıllarımızda her genç gibi benimde sporla iştigalim oldu. Özellikle de güreş, futbol, voleybol ve uzak doğu sporları ilgi alanımızdı. Mindere iki güreşçi çıkar. Kıyasıya mücadele sonunda bir sporcu galip gelir diğeri mağlup olur. Güç, kuvvet ve işin tekniği genellikle işin sonucunu belirler. Hiçbir güreşçi mindere, “ben rakibime yenilmek için çıkıyorum demez”. 
Kulakları çınlasın birkaç arkadaşımız minderlerde güreş ve teknik haricinde epey olaylar çıkarırdı. Hala bu arkadaşlarımızın durumlarını yâd eder ve geçmişe tebessümle bakarız.
Bugün Türkiye de dört pehlivan mindere çıktı. Bu güreş çok farklı cereyan ediyor. Birisi açıkladı ki ben güreşi kazanamayacağım, ama hala minderde dolaşıyor. Birisinin teknik ve gücü yok, ben kazanacağım diyor. Kaldı iki pehlivan. Biri minderde rakibini beklerken diğeri inanılmaz naralar atıyor ama bir türlü mindere gelmiyor. 
Bu pehlivanlardan birinin yanında yedek pehlivanlarda var. Her biri başka türlü mindere bakıyor. Herkes bu minderden nema çıkarma peşinde maşallah.
Seçim olmak üzere ve Türkiye’deki siyasiler son virajı döndüler. Millet olarak bazen tezahürat bazen kızgın bazen tedirgin mindere çıkmış pehlivanları seyrediyoruz. Siyasiler ise tek yetkinin kendilerinde olduğunu, kendilerinden başka hiç kimseyi hatırlamadığını görüyor ve ibretle seyrediyoruz. Mindere çıkan pehlivanlar bir konuyu unutmuşlar gibi görünüyor. Pazar günü yetkiyi bu aziz millet verecek. Yetki sadece millet tarafından verilir. Bir dahaki seçime kadar verdiği yetkinin kullanılmasına bakar. Eğer yetkiler düzgün kullanılırsa devam der. Yetkiler düzgün kullanılmıyorsa dur der.
Gördük ki şu an siyasetçilerimiz “yetki benimdir. Benden başkası yetkili yoktur” düşüncesine kapılmışlar. Bunun için de yapışılmadık dal bırakmamışlar. Gözü kapalı yapışılan dalların bir çoğu dikenlidir. Seçim sarhoşluğu ile tuttukları dalların ellerini kanattığını bile hissedemiyorlar. 
Hatırlayın, Başbakan Tansu Çiller zamanında KARDAK KAYALIKLARINA Yunan askerleri çıkmıştı. Ve Türkiye ayağa kalktı. Bu ada da ot bile bitmiyor. Ama o kaya bizim kayamızdır. Namusumuzdur. Vatanımızdır. Tam da burada kazanayım hırsıyla tuttuğu dikenli dalların elimizi kanattığını unutan pehlivan ve etrafındakilere şunu söylüyorum. Gönül Coğrafyamıza dokunmayın. 
Güney Doğu, Kürdiyle, Yörük’ü, Çerkez’i, Laz’ı ve Türküyle bizimdir. Orasını ÖZERK BÖLGE olarak kimse görmesin. Siyasetçilerde görmesin. Şehit kanları ile alınan ana sütü gibi helal topraklarımızdır. Şehitlerimizin ve yakınlarının canını yakmayın. Onların başlarını önlerine eğdirmeyin. Sonra ellerini açarlarsa kimse iflah olmaz.
Kıbrıs, Kardak adası kadar kıymetlidir. Askerimizin olduğu yerlerden askerimizi geri çekmemiz mümkün değildir. Vatanımızın bir karış toprağından taviz veremeyiz.
Pazar gününe kadar fikirler; sevgi, saygı çerçevesinde kardeş olduğumuzu bir millet olduğumuzu unutmadan dış güçlerin tahrikine gelmeden seçime gidelim. Kavga yok. Hakaret yok. Bırakın pehlivanlar miting alanında güreşlerini yapsınlar. Millet olarak kavgadan yana hele silahtan yana değiliz. Ne olur tahrik etmeyelim ve tahriklere gelmeyelim. 
Sükûnet içinde seçim sandıklarına gidelim. Seçimden sonra yine birbirimizin yüzüne bakacağız. Selamlaşacağız. Oturup muhabbet edeceğiz.
Huzur içinde seçim yapalım. 
Siyasetçilerimiz, lütfen milleti kamplara bölmeden, onları tahrik etmeden yapacaklarınızı söyleyin de şu seçim kazasız belasız bitsin gitsin. İnsanız yaşıyoruz. Her gün yeni yeni ihtiyaçlarımız çıkıyor. İş yapalım.
Sükûnet içinde güzel bir seçim olmasını temenni ediyorum.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 10 Mayıs 2023