Siyasi belirsizlik durumlarında anında yükselen endeks, ülkenin sahip olduğu riskin boyutunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin yabancı yatırımcıları etkileyen faktörlerinin başında gelen risk primi, 2013 yılında 172 iken 2014 yılın ilk dokuz ayında 37 puan artarak 209’a çıktı. Ukrayna ile savaşa giren Rusya’nın risk pirimi de aynı dönemde 161’den 208’e yükseldi. Çin’in risk primi 74’ten 89’a çıkarken İtalya 241’den 122’ye, Brezilya 158’den 139’a indi. Güney Kore’de de risk azaldı. Bu ülkenin risk prim endeksi, 72’den 60’a düştü. Almanya’nın risk primi de 2013 yılına göre azalarak 31’den 22’ye indi.
 
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye’nin CDS endeksiyle ilgili, “Cumhurbaşkanı seçimi, yerel seçimler ve 17 Aralık ile ilgili soru işaretlerinden dolayı ülkenin risk primi arttı.” dedi. CDS endeksinin yabancı yatırımcılar açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Yorgancılar, “Bir yabancı yatırımcı, bir ülkeye yatırım yapma kararı vermeden önce özellikle o ülkenin risk primini araştırıyor. Komşuları ile ilgili ilişkileri, ülkedeki ekonomik kurallar ve kanunları araştırıyor. Bunun sonucunda o ülkeye yatırım yapıp yapmayacağına karar veriyor. Türkiye’nin CDS değeri 2013 yılında 172 idi. 2014 yılının ilk dokuz ayında bu değerimiz maalesef 209’a çıktı. Aynı dönemde Brezilya daha aşağı indi. Rusya, Ukrayna ile savaşa girdikten sonra 208’e çıktı.” diye konuştu.
 
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve EBSO Başkanı Yorgancılar, "Dünya ve Türkiye Ekonomisine Makro Bakış" konulu toplantıda, ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. Dünya ekonomisindeki gelişmelerin Amerikan Merkez Bankası (FED)'nın alacağı kararlara bağlı olarak gelişim göstereceğini ifade eden Yorgancılar, global krizden ziyade, ülke bazlı kriz endişeleri olduğunu dile getirdi.
 
‘TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİ KALP GRAFİĞİNE BENZİYOR’
 
Türkiye ekonomisini, 2015 yılında başta güvenlik, siyasi istikrar ve yabancı yatırımcı riski gibi birçok konunun etkileyeceğine dikkat çeken Yorgancılar, bu sebeple Orta Vadeli Program’daki stratejilerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin ekonomik büyümesinin kalp grafiği gibi bir yukarı bir aşağı indiğini dile getiren Yorgancılar, “Bu grafik, gelecek açısından riskler taşıyor. Büyümede yıllara göre yaşanan eksileri kapatmamız için gerekli toparlanma süreçleri de uzun sürüyor. Sanayi üretimi ile Türkiye'nin büyümesi doğru orantılıdır. Sanayi iyi olursa kalkınma olur. Üretim için kalkınma hedef olmalıdır. İşsizliği ortadan kaldırabilmek için ekonominin her yıl mutlaka ortalama yüzde 4,5 büyümesi önem taşıyor.” diye konuştu.
 
'ÜRETİM YOKSA KRİZ İHTİMALİ YÜKSEK OLUR'
 
Ender Yorgancılar IŞİD terörü, Ortadoğu kaosu, FED'in kırılganlığı, AB-ABD arasındaki serbest ticaret antlaşması, genel seçim ve yargı bağımsızlığının da 2015'i etkileyecek noktalar olduğunu kaydetti. Üretim yapmayan ülkelerin krize girme ihtimalinin yüksek olduğuna, gelişmekte olan ülkelerin birinde çıkabilecek olumsuz durumun diğer gelişmekte olan ülkeleri de etkileyeceğine işaret eden Yorgancılar, “Üretim yoksa kalkınma da hayaldir. Üretim anlamında Türkiye'nin şansı var ve bu üretim daha fazla desteklenmeli.” ifadelerini kullandı.
 
‘TÜRKİYE YAP-SATÇILIKTAN AL-SATÇILIĞA DÖNDÜ’
 
İmalat sanayisinin büyümeye katkısına da değinen Yorgancılar, Türkiye’nin üretimden uzaklaşarak, yap-satçılıktan al-satcılığa dönmeye başladığına ileri sürdü. Üretimin teşvik edilmesi gerektiğini kaydeden Yorgancılar, Türkiye’nin dünya ticareti içinde ihracat payının azaldığına, ithalat payının ise arttığına dikkat çekti.
 
'CARİ AÇIĞA HURDA ÇÖZÜM OLABİLİR'
 
2014 yılında demir, kimya, tarım ve hayvancılık, makine ve teçhizat alanlarında istenen başarının sağlanamadığını kaydeden EBSO Başkanı Yorgancılar, cari açığın hurda ile düşürülebileceğini savundu: “Türkiye’de toplanamayan ciddi bir miktarda hurda var. Bu, cari açığı büyük oranda aşağıya çekebilir. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. Geri dönüşüm sektörünün geliştirilmesi de önemli avantaj sağlayabilir.”
 
'İNŞAAT RİSK TAŞIYOR'
 
Özel sektörün borcunun 251 milyar dolara çıktığını da aktaran Yorgancılar, “Yani Türkiye’nin toplam borcunun yüzde 63'ünü özel sektör oluşturuyor. Kamu borcumuz yok deniyor; doğru, yok ama özel sektör riski de gözönünde tutulmalı.” dedi. İnsanların mevcut arsalarında kendi binalarını yapmayı tercih ettiğini belirten Yorgancılar, inşaat sektörünün bu denli gelişmesinin gelecekte istihdam açısından risk taşıdığını söyledi.