Durul; Ülke olarak ya da firma düzeyinde büyük yatırım projelerini hayata geçirebilirsiniz, ancak, bu projelerin devam etmesi yeterli enerji kaynaklarının makul maliyetlerle kullanılması ile mümkündür. Konuyu sadece makro ekonomik düzeyde ele almaya gerek yok. Tek bir hanenin modern koşullarda yaşaması enerji kaynaklarına düşük maliyetlerle ulaşmak sayesinde muhtemeldir. Vatandaşlarına en güzel hayat şartlarını, en yüksek refah düzeyini vaat eden siyasal partiler, bu hedeflerine enerji kısıtına bağlı olarak ulaşabilirler. Bir adım ötesi, modern çağda bir ekonominin yaşaması ve insanların asgari hayat standartlarının sürdürmesini belirleyen en önemli faktör enerjidir. Bu zorunluluk beraberinde çok önemli bir kavramı gündeme getirmektedir: “Enerji arz güvenliği”.  Ekonominin çarklarını durdurmayacak ve enerjiye bağlı insan ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda enerjiye erişim enerji arz güvenliğinin sağlanması ile mümkün olmaktadır. Fabrikalar, işyerleri, konutlar, alt yapı hizmetleri, marketler enerji olmadan varlıklarını sürdüremezler. Enerji arz güvenliği konusu sadece gelişmekte olan ülkeler için değil, aynı zamanda gelişmiş ülkeler; hatta petrol zengini ülkeler için bile önemli bir gündemdir. Gelişmiş ülkeler birkaç yıl dışarıdan hiçbir kaynak temin etmeden eldeki enerji kaynakları ile rahatlıkla yetinebilme avantajına sahip olmalarına rağmen, ellerinde onlarca yıl yetebilecek kaynakları stoklamaya ya da enerji kaynakları açısından zengin bölgeleri kendi hakimiyetleri altına almaya çalışırlar. Batılı güçlü ekonomiler kendi enerji stoklarını artırmaya ve enerjiye erişimde sürekliliği sağlamak için enerji zengini ülkelerin yönetimlerini baskılayarak uzun vadeli çıkarlarını öncelemeye gayret ederler. Enerji kaynakları iktisat biliminin kabul ettiği ekonomik mal kategorisinde yer almaktadır. İktisatçıların dediği gibi, ekonomik mallar ancak bir bedel ile elde edilebilir. Bu tür mallar tükenebilme özelliği olan mallardır. Bu gerçeğin farkında olan ülkeler gerekli alt yapı yatırımlarını yaparak enerji kaynaklarını uzun yılları hedefleyerek stoklamaya gayret sarf ederler. 

Recep Durul; Enerji arz güvenliğinin sağlanması için dört husus belirleyici tol oynamaktadır. Bunlardan birincisi, enerji kaynaklarına sahip olmaktır. Yeterli ölçüde enerji kaynakları bulunan ülkelerin kaynaklarını etkin bir şekilde yönetmeleri ve stoklamaya gitmeleri kolaydır. Kaynakların bir kısmı iç talep açısından değerlendirilirken, yeterli stoklamadan sonra, dış talebe de cevap verilebilmektedir. İkincisi gerekli enerji kaynaklarına erişimde sıkıntı yaşanmamasıdır. Yeterli enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkeler, güçlü enerji kaynaklarına sahip ülkelerden üretim faaliyetlerini ve stoklarını destekleyecek enerji akışını sürdürebildikleri sürece enerji arz güvenliği konusunda sıkıntı yaşanmayacaktır. Üçüncüsü uygun fiyatlardır. Gerekli enerji kaynaklarına ulaşmak kadar bu kaynakların uygun fiyatlar ile alınması da önemlidir. Yüksek enerji fiyatları hem enerji tedarikini hem de enerji kaynaklarının stoklanmasını çok maliyetli hale getirmektedir. Dördüncüsü, çevre maliyetlerinin düşük olmasıdır. Çevre maliyetlerinin düşük olması sürdürülebilir büyüme açısından önemlidir. Toplam enerji kaynakları içerisinde kirletici kaynakların daha az olması çevresel maliyetlerin kısılmasına katkı sağlayacaktır.

Recep Durul; Enerji arz güvenliği, beraberinde enerji kaynaklarının en tasarruflu bir şekilde kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Enerji kaynaklarının en tasarruflu şekilde kullanılması, modern teknolojik gelişmeler ile mümkündür. Modern teknolojik gelişmeler ve innovasyon hayatın her aşamasını ilgilendiren bir konudur. Kullandığımız otomobilde, toplu taşıma araçlarında, hava ulaşım araçlarında, fabrikalarda, alt yapı yatırımlarında ve bütün inşaat yatırımlarında kullanılan sermaye malları kullanımında enerji dostu modern teknolojinin öne çıkması durumunda daha az enerji kullanmış olacağız. Evde kullandığımız cihazların tamamı enerji tüketimini zorunlu kılmaktadır. Daha az enerji kullanan modern teknoloji ürünü cihazların kullanılması enerji arz güvenliliğinin olmazsa olmazlarındandır. Öyleyse denilebilir ki, ülkeyi yöneteneler enerji arz güvenliği konusunu gündemlerine aldıkları kadar, enerji tasarrufu sağlayan teknolojik yenilikleri de bir o kadar önemsemelidirler. Enerji dostu modern teknolojilerin desteklenmemesi, dibinden su kaçıran şişeden su içmeye benzer.

Recep Durul; Enerji arz güvenliği konusunda gerekli tedbirleri almayan ülkelerde enerji şoklarının etkileri daha fazla hissedilir. Yeterli miktarda enerji stoku olmayan ya da enerji kaynakları zayıf ülkelerde küresel düzeydeki risklerin etkileri daha ağır olmaktadır. Bu tür ülkelerde enerji fiyatlarındaki en küçük bir dalgalanmanın fiyat artışlarına yansıması çok daha yüksektir. Küresel enerji fiyatlarındaki şoklar enerji bağımlılığı olan ülkelerin yatırım kararlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Enerji kaynakları açısından zayıf konumda olan ülkeler güçlü enerji kaynaklarına sahip ülkeler ile sağlam diplomatik ilişkiler geliştirmelidirler. Enerji arz güvenliği konusunda gerekli tedbirleri alan ve enerji arz güvenliği konusunda sıkıntı yaşamayacağına inanılan ülkelerin uluslararası ticaretteki şansı da artacaktır. Enerji sorunu nedeniyle üretimin sekteye uğraması hem iç piyasaya hem de dış piyasaya mal ve hizmet akışının kesintiye uğraması anlamına gelmektedir. Yüksek enerji maliyetleri, enerji kesintisi ya da enerji stoklarının zayıf olması nedeniyle ihracat yapan firmaların yüksek maliyetlere maruz kalması ya da üretimlerini kısmaları pazar paylarının daralması sonucunu doğurmakta ve döviz gelirlerinin erimesine yol açmaktadır.

Son olarak enerji arz güvenliği ile ulusal güvenliğin yakın bir ilişki içerisinde olduğunu belirtmek gerekir. Enerji kaynakları zayıf, enerji stokları yetersiz ve enerji talepleri yeterli ölçüde karşılanmayan ülkelerin ulusal savunmalarını güçlü bir şekilde yapmaları mümkün değildir. Bu tür ülkeler enerji sopasını gösteren ülkelerin talepleri karşısında taviz vermek zorunda kalmaktadırlar. Enerji arz güvenliğini yönetemeyen ülkeler uluslararası işbirlikleri içerisinde etkin bir partner olmaktan ziyade pasif bir aktör olmaktadırlar.