Daire kararında, "Anayasa ve kanuna dayalı kamusal yetkiyi kullanan bir makam tarafından konulmuş mühürleme işleminin bulunmaması nedeniyle, sanığa yüklenen ‘mühür bozma’ suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır." denildi.

Kamusal bir faaliyetin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağını belirten Yargıtay 11. Ceza Dairesi, ‘mühür bozma’ suçunun fiil ögesi bağlamında hukuka aykırılık unsurunun oluşması için, mühürleme yetkisinin kanuni dayanağının bulunmasının zorunlu olduğuna hükmetti. Daire, kanunen özelleştirme sonrasında özel şirketlere mühürleme yetkisi verildiğine ve buna aykırı davrananlar hakkında da, TCK'nun 203. maddesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir hükme yer verilmediğine dikkat çekti.

Zonguldak’ta 2010 yılında meydana gelen olayda C.A.’ın elektrik sayacı elektrik dağıtım şirketi görevlileri tarafından mühürlendi. İddiaya göre C.A., mührü kaldırıp elektrik kullanmaya devam etti. Elektrik dağıtım şirketinin şikayeti üzerine C.A. hakkında ‘Mühür bozmak’ suçundan Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Mahkeme, mührü bozan sanığı mahkum etti. Sanık avukatının temyizini inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, kakarı bozdu. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, geçtiğimiz aylarda Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne yazı göndererek itirazda bulunması üzerine daire, dosyayı yeniden değerlendirdi.

YASALARDA ÖZEL ŞİRKETE MÜHÜR HAKKI VERİLMEMİŞ

Kararda, Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın daireye gönderdiği yazıyla, suça konu mühürleme tutanağını düzenleyen Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin, mühürleme tarihinden önce özelleştirildiğinin ortaya çıktığı hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Mühür bozma suçunun fiil ögesi bağlamında hukuka aykırılık unsurunun oluşması için, mühürleme yetkisinin kanuni dayanağının bulunmasının zorunlu olduğu, ne özelleştirme uygulamaları hakkındaki 4046 sayılı Kanun’da, ne 20 Şubat 2001 tarih ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 14 Mart 2013 tarih ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda, ne de başka bir özel yasada özelleştirme sonrasında özel şirketlere mühürleme yetkisi verildiğine ve buna aykırı davrananlar hakkında TCK’nun 203. maddesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir hükme yer verilmediği, buna göre özel hukuk tüzel kişisi olarak kamusal yetki kullanma hakkı yoktur. Anayasa ve kanuna dayalı kamusal yetkiyi kullanan bir makam tarafından konulmuş mühürleme işleminin bulunmaması nedeniyle, sanığa yüklenen ‘mühür bozma’ suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan yerel mahkeme kararıyla bozulmasına oybirliği ile karar verildi."

Yargıtay’ın kararının isabetli olduğunu belirten Bursa Barosu avukatlarından İsmet Özcan, şunları söyledi: “Mührü ancak devlet kurumları koyabilir. Somut olayda mührü koyan ihaleyle özelleştirme sonucu elektrik dağıtım şirketini alan firmadır. Dolasıyla mührü koyan devlet değil, özel şirkettir. Yargıtay da mührü ancak anayasa ve kanuna dayalı kamusal yetkiyi kullanan makam tarafından konulabilir. Yargıtay’ın kararı çok isabetlidir. Vatandaşın mağdur olmaması bakımından özel şirketin kamuya ait yetkiyi kullanması yanlıştır.”