Geride kalanlar, bizimle yürüyenler, bizimle yaşayıp bizim gibi olanları bir araya toplarsak kocaman bir millet olduğumuzu göreceğiz. Geride kalanlarımız, şu an ki Türki Cumhuriyetler ve varoluş mücadelesi sürdüren milletlerimizdir. Ahıska Türkleri, Kırım Tatarları ve Uygur Türkleri kardeşlerimiz gibi.
Bizimle asırlardır yürüyenler ise kendilerine hamilik yaptığımız, hak ve adaletle yönettiğimiz milletlerdir. Altı asırlık idaremizde burunları bile kanamayan bu milletler ne zaman ki biz de tek başımıza uçarız deyip yuvadan kanatlanıp uçtular, kanatlarının kendilerini taşımadığını gördüler. Parçalandılar. Kurda kuşa yem oldular.
Allah (cc) bu necip Türk milletine insanlara hizmet etmeyi nasip etti. Ve şimdi çok güçlüyüz şükürler olsun. Gücümüzü yok etmek isteyen harici ve dâhili düşmanlarımıza Allah (cc) fırsat vermesin.
2014 yılında Kudüs’ü Şerifte 104 yaşlarında bir amca dedi ki; Oğul! Yarın bu beldeleri gezeceksiniz. Müslümanların zilletini göreceksiniz. Bu zilletin sebebi, bizim Osmanlı’ya yaptığımız ihanetin bedeli olduğunu bilin, demişti. Osmanlıya, dış güçlerin etkisi ile ihanet eden devletçiklerin hala yüzleri gülmedi, gülmeyecek. Yine perişan halde ki bu devletlerin hamisi biziz. Biz olmaya da devam edeceğiz.
Arkamıza baktığımızda bize mahzun yüzle bakan Türki devletlerimizi görüyoruz. Onlar, çok sıkıntılar yaşadılar. Komünist Bolşeviklerle mücadeleler ettiler. Esir kaldılar. Sonra silkinip kendilerine geldiler. Ve devlet oldular. Zenginliklerini de yeni keşfettiler. Daha keşfedemedikleri nice yer altı ve yer üstü zenginliklerinin olduğunu fark edeceklerdir. 
Türkiye Cumhuriyeti olarak bizler ne yapacağız. Biz hiçbir parçamızdan vazgeçmeyeceğiz. Ne doğudan ne batıdan ne güneyden ne kuzeyden asla vazgeçmeyeceğiz. Geldiğimiz yerlere can getirdik. Kan bağı getirdik. İnanç bağı getirdik. Hak ve adaletle hizmet getirdik. Dünkü vilayetlerimiz şimdi devlet olmuşlar. Bunlardan vazgeçemeyiz. Bunun için Devletimiz ve Devlet adamlarımız gereğini yapıyorlar. Yetmeyen yerlerde bizlerin takviye etmemiz gerekiyor.
Diyorum ki, öncelikle aynı dili konuşan ve aynı dine inanan Türki devletlerin arasında yeniden DİL BİRLİĞİNİ sağlamamız gerekmektedir. Ne dediğimizin anlaşılmasını sağlamamız gerekmektedir. Ağzımızdan çıkan sözden dolayı hep beraber gülüp hep beraber düşünmemiz icap eder. Yeniden tek bir alfabede birleşip, inancımızın gereklerini de beraber yaşamamız şarttır. Hoca Ahmet Yesevi’yi aynı şekilde anlamamız gerekmektedir.
Ve her düvelimizden üstün yetenekli gençlerimizi bir eğitim kurumunda ileri seviyede yetiştirip aynı duygu ve düşüncelerle hizmet alanlarına yaymak ve birliğimizin yeniden tesisini meydana getirmek mecburiyetimiz vardır. Özümüze dönelim. Yeniden geride kalanlar ve ileri gidenleri bir araya getirmeliyiz. Bir olmak, iri olmak, diri olmak ve güçlü Devlet olmak gerekmektedir. Gör ki bir daha yeryüzünde mazluma yanlış yapılır mı?
 Sadece Kudüs’ü Şerif, Gazze değil ne kadar mazlum ve mağdur milletler varsa onların yeniden huzur bulmasını temenni ediyorum. Cuma Bayramımız mübarek olsun.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 21 Mayıs 2021