Sizin çocuklarınızı eğitmenize gerek yoktur. Siz doğru ve dürüst olun çocuklarınız, zaten sizi taklit edeceklerdir. İşte bu fikir etrafında bugünkü yazımızı yazmaya gayret edeceğiz. Ya âlim, ya Fettah diyelim.
Torunumun eğitimi bana, bildiğim ve uyguladığım eğitim yol ve yöntemlerini sil baştan yaptı. Meğerse doğru bildiklerimizin bazen yanlış, yanlış zannettiklerimizin de uygulamalarla doğru olduğunu idrak ettim. 
Eğitimde genelde doğru zannettiğimiz ama tamamen yanlış olan nokta şudur. Yıllar yılı biz öğretmenler hep “sözle” eğitmeye çalıştık. Bu yanlışmış. Sözle eğitim yaptırmaya çalıştığımız her şeyin bizim tarafımızdan hayatımıza tatbik etmemiz, yaşamamız gerekiyormuş. Yaşamadan yaşatmaya çalışmayalım. Söz uçuyor. Geriye çocuklarımızın bizden gördükleri, duydukları kalıyor.  Eğitim çocukların ailede, okulda ve çevrede gördüklerini hayatına işlemesidir. 
Peygamberimiz buyuruyor ki; “çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Daha sonra onu, Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapan anne babalarıdır.” Bu hadisi şerif dün, bugün ve yarın asla özünü kaybetmeden insanlığa rehber olacaktır. Tertemiz fıtrata sahip olan çocuklarımızı bizler şekillendiriyoruz. Bizim gibi yürür, oturur, kalkar, yer içer ve konuşur. Çocuklarımız bizde şekillenir. Ana baba, okulda öğretmen ve ailenin daha genişi çevre çocuklarımızı şekillendiriyoruz. Sonra bu çocuklar hayata geçiş yapıyorlar. 
Yani biz oluyorlar. Bizi temsil ediyorlar. Bizim gibi yaşıyorlar. Hayata baktığımızda hep bunu görürüz. Eğer bugün şikâyetimiz varsa, şikâyet ettiğimiz her konuda biz varız.  Ekonomi kötü, eğitim kötü, siyaset kötü, siyasetçiler kötü, işçi memur kötü gibi sayalım duralım. Bu kötü gidişi kim yönetiyor? Bizlerin yetiştirdiği dünün çocukları değil mi? Bugünün çocukları da yarın bizleri yönetecekler. 
Çocuklarımız bizlerin aynasıdır. Baktığımızda neyi nasıl görmek istiyorsak çocuklarımızı da öyle yetiştirelim. Kimse pahalılıktan şikâyet etmesin, eğitim kalitesi düşük demesin, siyaset bizi geriyor demesin, geri kaldık demesin. Bugün şikâyet ettiğimiz her konu, babalarımız tarafından da şikâyet edilmişti. Yani kısır döngünün içinde yuvarlanıyoruz. Aslında bütün bunlar bakış açısına bağlıdır. Psikolojide meşhur bir örnek vardır. Deneklere, yarım bardak su gösteriliyor. Bir kısmı YARIYA KADAR BOŞ BİR BARDAK derken bir kısmı, YARIYA KADAR DOLU BİR BARDAK diye cevap vermişler. Sizin görmek istediğiniz gibidir hayat ve hayatta olanlar. 
Gelin şöyle bir karar verelim. Mademki gidişatı beğenmiyoruz ve şikâyetimiz var. Yarınımızı emanet edeceğimiz çocuklarımızın, bizden daha iyi olmaları için bizler de bugünden itibaren iyi olmaya başlayalım. İşte o zaman çocuklarımız bizde ki değişikliği görüp onlarda değişirler. 
Çocuklarımız milletimizin kalbi gibidirler. Kalp hasta olursa insan hasta olur. Çocuklar hastalıklı olurlarsa milletin geleceği kararır. Aile olarak bize Allah (cc) tarafından emanet edilen çocuklarımızı daha iyiye, öğretmenlerimiz bizden bir daha ileriye ulaştırmak için elimizden gelenin bir ilerisini yapmalıyız. Hazreti Ali’nin bir sözünü de paylaşayım. “Çocuklarınızı zamanınıza göre değil daha ileri zamanlara göre yetiştirin. 
Çocuk kalkar büyüğe bakar atasözümüzü unutmayalım.
Çocuklara bağırmadan onları anlamaya çalışalım. Bağırırsanız özür dileyin. Bağrınıza basın.
Onları bilmez anlamaz kabul etmeyin. Bağırıp sustururuz zannetmeyin. 
Onlardaki deruni gönül dünyası asla büyüklerde bulunmaz. Bunun içindir ki çocukların dünyasına yetişmek zordur. Zoru başaranlar, yarının büyüklerini yetiştirirler.
Çocuklarını iyi yetiştirip yarınlarını garantiye alanlara ne mutlu! Yetişen bu çocuklar yarının Türkiye’sini karada, havada, denizde, siyasette, ekonomide dünyanın 1 numarası yapacaklardır. İşte bugün bunların büyük örneklerini görüyoruz. İnanıyorum ki yarınımız bugünümüzden daha iyi olacaktır. Yeter ki kendimize inanalım.
Cuma gününüzü tebrik ediyorum. Hastalarımıza şifa, borçlularımıza ödeme kolaylığı temenni ediyorum.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 08 Ekim 2021