Ayasofya’nın müze kalmasını ve yanına Sultanahmet’in müze yapılmasını isteyenlere karşı dur, korkma.

Sen, milli marşına KORKMA diye başlamıyor musun? Hepimiz öyle başlıyoruz.

Neden öyle başlıyor biliyor musun?

Hainlere, katillere, bölücülere, din iman düşmanlarına ve yedi düvele karşı “KORKMAMAN” için bu sözle başlıyor.

Bunlara karşı dur ve gereğini yap diye korkma diye başlıyor.

Ekonominin gidişatındaki aksaklıkları vesvese belleyip “Ama, fakat, lakin” diyerek korkularına kapılmaman için “KORKMA” diye başlıyor.

Kolay kazanılanın kıymeti bilinir mi?

Zahmet çekilmeden elde edilen nimetin kıymeti bilinir mi?

Hukuku aşmadan, hukuk nezdinde karar ile Ayasofya’nın açılmasını sağlamak; uluslar arası dengelere karşı ayar vermek için çok önemli bir nüanstır, anla ve korkma.

Ayasofya’nın müze yapılması kararı nasıl “1934 şartlarındaki uluslararası dengeler gereğince” denilerek savunuluyorsa; bugün tekrar asli hüviyetine kavuşturulması için yürütülen hukuksal süreç ve sonuçları da “Kaybedilen uluslararası dengeleri kazanma gereğince”dir, korkma.

Ezilenlerin ve mazlumların gür sesi bugün bu kadar çok çıkabiliyorsa; bunun sebebinin mazlumlara sahip çıkan bir devletin yeniden doğuşundandır…

Bu devlet bugün BM genel kurulunun başkanlığını tek adayla ve yüksek oyla kazanmıştır. Bu vesile ile daha fazla mazlum millet, devletimizin şemsiyesinin altında kendini daha da güvende hissedecektir. Korkma.

Sen korkmazsan o mazlumlar da korkmayacak, korkma.

Ayasofya’nın kenarında bir yerde ezan okunuyor ve sembolik anlamda namaz kılınabiliyorsa ve sen bundan mutmain oluyorsan cesaretini sorgula.

Çocuğa anlatır gibi anlatayım; senin köyünde sana “Git en kenarda yalnız ve sessizce oyna” denmesi nasıl kabul edilemezse, Ayasofya’nın tam ve hakiki anlamda özgür olmaması da kabul edilemez… Korkma.

Sorunu “Siyasidir, Hukukidir vs” diyerek sınırlama…

Sorun evrenseldir, sorun Milli’dir ve sorun Dini’dir. Sorun yüzyılın sorunudur.

Aksini test etmek istiyorsan, git minicik bir kilise veya havranın müze yapılmasını gündeme getir, getir de gör. Bak bakalım tepkilere.

Nereden mi biliyorum? Yıllar önce Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ile ilgili tartışmalarından…

Öğrenci bile bulamayan bir ruhban okulunun açılması için o inanca mensup kişilerin verdikleri mücadeleyi incele ve sonra Ayasofya mücadelesini kategorize et. Bunu bil ve Ayasofya’yı savun, korkma.

Dünya eski dünya değil, Türkiye de öyle.

Hiç bir şey artık eskisi gibi olmaz ve olmayacak. Korkma.

Benim insanım 90 yıldır uluslar arası seyahatlerde pasaportunu elin memurunun önüne gelene kadar çıkaramazdı. Acaba “azar işitecek miyim, işim yapılacak mı” diye çekinirdi.

Ama son 20 yıldır pasaportunu, kutsal bayrağı gibi dalgalandırarak sallıyor.

Elin gâvuruna minnet etmiyor, masanın üzerine atıyor ve vatandaşım için konsolosluklarda ve havaalanlarında gereği hemen yapılıyor.

Yapmayan ecnebi memur başına nelerin geleceğini çok iyi biliyor.

20 yıl önce Kudüs’e gidenlere terörist kılıklı Yahudi polislerinin eziyetleri ile bugün o polislerin Müslümanlara özellikle de Türklere davranışını öğren ve mukayese et, beni daha iyi anlayacaksın. Korkma.

Türk pasaportu bugün bir ayrıcalık simgesi haline dönüştü. Korkma.

“Yurtdışındaki Müslümanları ezerler, yurtdışındaki camileri basarlar, saldırırlar, gurbetçilerimin ibadetlerine izin vermezler” diye de korkma.

İnan gurbetçilerimin hiçbiri korkmuyor, sen de korkma.

Korona sürecinde görmedik mi? Ezan için sesi açılamayan camilerin sesleri kendiliğinden açıldı. Batı ülkelerinde megafonlardan Kuran sesleri yükseldi. Dünya medyasının önünde ünlü Hıristiyan isimler tarafından ayetler okundu.

Kuran kalplerden korkuyu alır siler atar. Sen de korkma.

Efendim: “Ruhban sınıfı kindarmış, intikam alırmış…

Gurbetçilerimize zarar verirmiş…”  Korkma.

Mümin korkmaz. Mümin asla korkmaz. Galib olan Allah’tır. Korkma.

Korksaydı Hz. Bilal korkardı. “Köle, biçare, fakir, siyahi, zayıf ve çaresiz” diyorlardı ya, hah o Bilal... Hz. Bilal.

Bilal kadar sözüm ona “köle misin, biçare misin, fakir misin, zayıf ve çaresiz misin?

Korkmazsan bileceksin ki; köle, biçare, fakir ve zayıf olan Allah’a karşı duranlardır ve kâfirlerdir.

Gurbetçilerimizde köle değil, biçare değil, fakir değil, zayıf ve çaresiz değil…

Sen dert etme, yeter ki sen korkma.

Devlet akılla yönetilir… Devletlerin aklı ve derin aklı vardır, korkma.

Kılı kırk yararak değerlendirdikleri bir üst aklı ve derin stratejileri vardır. Bazen bu akıl öyle çalışır ki, dünyanın bir ucundaki Müslüman’a yapılan zulüm bile bu aklın bir hamlesi ile bir anda son bulur. Korkma.

“Bin kişi namaz kılacak” diyerek meseleyi küçümsemek yanılışına düşme.

Kabe’ye müminlerin ilk kaç kişiyle girdiklerini hatırla.

Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’yi hatırla.

Eyyubi’nin en cılız askerinin cesaretini hayal et ve asla korkma.

Senin görevin savaştan kaçmak değil, küfrü yeryüzünden tümüyle silmektir.

Sen övülmüş bir zaferin mensubusun.

Senin görevin ya şahadetini sunmaktır yada zaferi elde etmektir.

Ayasofya’yı sadece Türkiye beklemiyor, tüm dünya Müslümanları bekliyor.

Doğu Türkistan, Bosna, Tacikistan, Kazakistan, Uygur, Malezya, Hindistan, Afrika, Avrupa ve tüm dünya Müslümanları Ayasofya’yı bekliyor.

Tereddüt etme sen de bekle… Korkma.

Şehit Mursi’nin dediği gibi…

“Sen özgürsün kardeşim”

Korkma.

Nihat Ağdemir

23.06.2020