Lokman (as) kendisine hikmet verilmiş, ismi Kuran da zikredilmiş bir zattır. Lokman Hekim ismi de ona pek yakışmıştır. Büyük hikmet sahibidir. Bir gün Davut Peygamber, Lokman (as) dan bir koyun kesip en iyi yerinden iki parça et getirmesini ister. Lokman (as) ona kestiği hayvanın dilini ve yüreğini getirir.

Birkaç gün geçince Davut Peygamber bu defa hayvanın en kötü yerinden iki parça et getirmesini ister. O, bu defa kestiği hayvanın yine dilini ve yüreğini (kalbini) getirir. Hz. Davut peygamber, iyisinin ve kötüsünün aynı et parçaları olduğunu ve bunun sebebini sorar. Hikmetli bir cevap alır.

- Bu ikisi iyi olursa, bunlardan daha iyisi, kötü olursa bunlardan daha kötüsü olmaz.

İşin sırrı bu olsa gerektir. Kalp iyi olursa, dil de iyi söyler. Kalp kötü olunca dil de kötü söyler. Âlemlere rahmet Peygamberimiz buyuruyor ki, “Dikkat edin insanın vücudunda bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün vücut iyi, kötü olursa bütün vücut kötü olur. O et parçası, kalptir”

Bugün bu hikmetli cümleleri beraber tahlil edelim. İnanıyorum ki, bunu okuyanlar, yazandan daha iyi anlar ve yorumlarlar. Ben, payıma düşeni yapacağım. Burada kalp ile düşünce dünyamız anlatılmıştır. Tıpkı bir kompüter gibi, programı yapılır ve çalıştırılır. Yapılan program çerçevesinde hareket eder. İnsan da böyledir. Kalp programını nasıl hareket ettirirse, dil de onu tekrar eder. İyi ve iyilik üzere düşünmüş ise kalp dili harekete geçirir. Dil bal olur. Şerbet olur. Dil incitmez. 

Kalp kötülük üzere programlandıysa, dil de onu çevreye yayar. Vücut kirlenir, kalp kirlenir ve dil de kirli söyler. Kirlilik ise etrafını incitmektir. Nefret ettirmektir. Kırmak, üzmek, şaşırmak ve düşman edip, düşman olmaktır.

Dün, katılaşmış bir kalp diliyle bir söz söylendi. Amerika ayağa kalktı. Kan aktı. Sosyal isyan oldu. Kalkışma oldu. İyi mi kötü mü oldu? Ölenler, insan oldukları için iyi olmadı. Yaralananlar için iyi olmadı. Amma, bu kötü kalpli ve kötü dilli insanların dilleri nice gariplerin, fakirlerin, yoksulların hayatlarını kararttı. Memleketleri yaktı yıktılar. Nice masum insanların ölümüne sebep oldular. Kalpleri o kadar kötüydü ki ölen bunca masum onları etkilemedi. Yıkılan yuvalardan zevk aldılar. Yıkılan evlerden, yurtlardan, devletlerden zevk aldılar. Terör belası bir gün onları da vurur denildiğinde terörün kendilerine dokunmayacağına inandılar. Çünkü terörist kendileriydi. 

Bugün Amerika terörle tanıştı. Mazlumların ahı tuttu. Kalplerinin kiri ve dillerinin zehri kendilerini vurdu. Zalimlerin yıkılması mukadderdir. Mazlumun ahı da yerde kalmaz. Belki Amerika da bir kıvılcım ateşlendi. Söndürüldü. Unutmamak gerektir ki, yangının izi de kokusu da kalıcıdır. Yapılan duaların geri çevrilmeyeceğini de iyi bilelim.

Kalbimizi temiz tutalım. Dilimiz tatlı konuşsun. Dil tatlı söylerse kalplerde sevgi yeşerir. İnsan huzur bulduğu gibi insanlıkta huzur bulur. Kalp bedeni, çevreyi, devleti temsil eder. Dil onun sözcüsüdür. Askeridir. Kolluk kuvvetleridir. Kalbin ve dilin iyi olması için insanın kendisini sevmesi gerekir. Ailenin, mahallenin, memleketin ve dünyanın ihtiyacı olan en büyük ilaç, kalbin ve dilin iyileştirilmesidir. Huzur, güven ve kardeşlik duyguları da kalbin ve dilin iyileşmesiyle güç kazanır. 

Ben, milletimi ve devletimi seviyorum. Kötü kalpli ve zehir dilli insanların memleketimizi ve milletimizi ifsat etmesini istemiyorum. Huzura, birliğe beraberliğe ve refaha ihtiyacımız var. Ey siyasetçiler, medyanın ön yüzünde görünenler, devlet adamları, memurlar, işçiler, esnaf, öğretmenler, idareciler, anneler babalar, büyükler sizlerden ricamdır. Kalbinizi temizleyin dilinizi ayarlayın. Sizler de önemlisiniz amma çocuklarımız ve geleceğimiz daha da önemlidir. Onların bozulmasına, kalplerinin kötülük üzere örülmemesi ve dillerinin zehirlenmemesi için bu şarttır.

Kalplerimizin güzel, dillerimizin tatlı olacağı, hastalarımızın şifa bulacağı, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin çok ilerisinde olacağı günlerin hasretiyle Cuma bayramınızı tebrik ediyorum.

Selam ve dualarımla.

Saim ORAL, Kartal 08 Ocak 2021

Not: geçtiğimiz hafta yazdığım yazımdan dolayı teveccüh buyurdunuz. Herkese ayrı ayrı teşekkürler ediyorum. Büyüklerimin tavsiyesi üzere o yazı asıl omurga olmak üzere çocukluk ve gençlik yıllarımda ben ve bizleri eğitim ve terbiyeleri ile nakış nakış örüp bu zamana getiren o çevremi elimden geldiği kadarıyla yazıp kitap haline getirmek istiyorum. Belki bize bu eğitimleri veren büyüklerimize şükran nişanesi olur diye ümit ediyorum.