Son zamanlarda gün geçmiyor ki bir işkence iddiası gündeme gelmesin.

Denilebilir ki “Sadece iddia”. Peki “işkenceye sıfır tolerans” kampanyası günlerinde böyle iddialar niye çok nadiren gündeme gelebiliyordu? O zaman da hükümetin amansız muhalifleri vardı ve doğru-yanlış böyle iddialarda bulunabilirlerdi. Ama ateş olmayan yerden duman çıkarılamıyordu veya ateşi az olan yerden çıkan duman da az oluyordu…

Dün Diyarbakır’dan geldi böyle bir iddia. Hem de fotoğraflı.

Diyarbakır’daki polis cinayetinden sonra yakalanan katil zanlısı çırılçıplak yerde yatıyor. Bir postal, çıplak bedenini eziyor. Bu sahnenin fotoğrafı çekiliyor ve sosyal medyada paylaşılıyor. Katil zanlısının edep yerlerinin bir küre animasyonuyla kapatılmış olması daha da manidar hale getiriyor hadiseyi. Normal koşullarda bu tür durumlarda karatma işaretleriyle, gözden kaçırılan yerler, bu hadisede dünya imgesiyle kapatılmış. Ne denmek isteniyor? Dünya umurumuzda değil mi demek istiyorlar? Değilse, fotoğraf niye bu haliyle medyaya servis edildi?

İşkence iddiası üzerine Diyarbakır Valiliği’nin yaptığı açıklamaya göre katil zanlısı yakalandığında elleri önden kelepçelenmiş ve polis aracında ağzından bir jilet çıkarıp polislere saldırmış. Bu nedenle emniyette ince arama için katıl zanlısının giysileri çıkarılmış. Polise direndiği için orantılı güç kullanılmış… Valilik böyle diyor, ama bir başka fotoğrafta o katil zanlısı olduğu iddia edilen kişi polis aracında elleri arkadan kelepçelenmiş olarak görülüyor. Üstelik, zanlının polise kendisinin teslim olduğu bildirildi. Ters kelepçeli bir kişi polise nasıl saldırsın? Kendisi teslim olan bir zanlı polise niye dirensin? Ve fotoğraftaki o sahne bir intikam sahnesi değilse, o fotoğraf intikam duygularının tatmini için çekilmediyse, niye medyaya servis edildi? Bu soru işaretlerinin mutlaka giderilmesi gerekir. Valilik de şüpheleri aslında haklı buluyor olsa gerek ki, “söz konusu olay hakkında tahkikat derhal başlatılmıştır” diyor. 

Sadece bu iddia hakkında değil, her işkence iddiası hakkında tahkikat başlatılmalı ve bu iş sıkı tutularak işkenceci polisler cezalarını bulmalı veya haksız yere işkencecilikle itham edilen polisler aklanmalı..

Bir hukuk devletinde, kanunların ruhuna güven duyan bir devlette, bütün suçlar tanımlanmıştır. Suç ve ceza süreçleri, kesin hükümlerle yasal prosedürlere bağlanmıştır. Bu noktada her şey kesindir. Muğlak tek nokta yoktur. Buna rağmen zanlılara ve suçlulara -isterse en azılı suçlu olsun- muamelede hukuk dışına çıkan kimselere kesinlikle müsamaha gösterilmemeli, “işkenceye sıfır tolerans” ilkesi mutlaka ihya edilmeli. Çünkü işkenceye en küçük bir tolerans, çığa dönüşen kartopu misali bütün bir emniyet ve hukuk sistemi için hayati tehdit oluşturur.