İş hukuku işçi ile işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen hukuk dalıdır. İş
ilişkisinde işçi çoğu zaman zayıf konumdadır. Bu nedenle iş mevzuatı
işçiyi korumaya yönelik düzenlemeler içerir.Ayrıca iş hayatında işçi ve
işveren arasında meydana gelebilecek bazı anlaşmazlıkları çözebilmek
adına iş hukuku doğmuştur.
İş hukuku ile işçi hakları birbiriyle her zaman ilişkilidir. Buradan
hareketle, iş hukuku yalnızca iş sözleşmesinde yer alan işveren ve işçiyi
değil, aynı zamanda ,işçinin kendisiyle aynı yerde çalıştığı kişilerle ve
devletle olan hukuki ilişkilerini de kapsar.
İş Hukuku Nasıl Ortaya Çıktı?
İş hukuku ilk olarak Avrupa’da pazar arayışları ve sanayi devrimi etkisi
ile ortaya çıktı. Gelişen sanayi ile birlikte iş gücüne olan ihtiyaç arttı ve
kırsaldan kente başlayan göçler kaçınılmaz olarak, halk arasında işçi ve
işveren sınıflarını doğurdu.
Bu yaşanan gelişmeler ışığında işçi ve işveren sınıfı arasındaki ilişkinin
düzenlenmesini ortaya çıkardı.Böylelikle işçi ve işverenin sorumlulukları
kurumu kanunda düzenlenmiştir. Ancak işçiler bu dönemde sağlık ve
güvenlik şartlarından uzak olarak çalıştırıldı.
İşçilerin bu haklardan mahrum kalması sonucu 19. yüzyılda Avrupa
ülkelerinde iş sözleşmelerine yeni kanuni düzenlemeler yapıldı. Devlet
işçilerin hak ve menfaatlerini kanun yolu ile koruma altına aldı. Sonuç
olarak günümüz iş hukukunun temelleri de atılmış oldu.
İş hukukunun kapsamına giren kişiler?
İş kanununa göre iş hukuku kurallarının uygulandığı kişiler; işçi, işveren,
işveren vekili ve alt işveren olarak yer alır.
İşçi: İş kanununa göre işçi bir iş sözleşmesine bağlı olarak çalışan
gerçek kişidir. İş sözleşmesinin unsurları, iş görme, ücret ve bağımlılıktır
ayrıca işçinin yaş ve ehliyet unsurlarını taşıması gerekmektedir.
İşveren: Bir iş sözleşmesine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı
işçi çalıştıran gerçek ya da tüzel kişilere veya tüzel olmayan kurum ve
kuruluşlara işveren denir. İşçinin işverene iş görme, sadakat ve iş
talimatlarına uyma borcu vardır. Buradan hareketle işçiden iş görme ve
sadakat borçlarını yerine getirmesini bekleyen emir ve talimat verebilme
yetkisine sahip olan kişiye işveren adı verilir.
İşveren Vekili: İş kanununa göre işveren adına hareket eden ve işin, iş
yerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kişiler işveren vekili olarak
kabul edilir. Bu kişiler genelde işletmelerde genel müdür, personel
müdürü gibi sıfatlarla çalışan kişilerdir. İşveren vekilleri her ne kadar
işveren adına hareket etseler de işçilere karşı sorumlulukları vardır ve
işveren ile işveren vekili arasında da iş sözleşmesi vardır.
Alt İşveren:Halk arasında taşeron olarak bilinen kurumdur ancak iş
hukukunda alt işveren olarak düzenlenmiştir. Alt işverenler, bir şirkette
yapılması gereken bir görevi asıl şirket ile iş sözleşmesine dayanarak
yaparlar. Burada asıl işveren alt işveren ile birlikte hem kendi işçilerinin
hem de alt işverenin çalışanlarından hukuki olarak sorumludur.
Sonuç olarak iş hukuku sadece işçi ve işveren hak ve borçlarını
düzenlememektedir.İşçi ve işveren gibi birçok kurumu kanun olarak
koruma altına almaktadır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de işçi ve
işveren kesiminin sosyal ve ekonomik hakları koruma altına
alınmıştır .Böylelikle son değişiklikle 4857 sayılı İş Kanunu ile koruma
altına alınmıştır.