İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından ‘Ya Kanal Ya İstanbul’ afişlerinin billboardlara asılması nedeniyle başlatılan ön inceleme kapsamında dün ifadeye çağırıldı. İmamoğlu, Kanal İstanbul’un bir devlet projesi değil, AK Parti’nin seçim vaadi olduğunu ifade etti. Bu projeye karşı çıkmanın, görevleri arasında olduğunu vurgulayan İmamoğlu, belediyenin bütçesinden harcama yapılmadığını ifade etti.

İmamoğlu, verdiği ifadede, Kanal İstanbul’a karşı oluş nedenlerini anlattı. İmamoğlu, bu projenin yeraltı yerüstü su kaynaklarına zarar vereceğini, nüfus yoğunluğunu iki katına çıkaracağını, deprem riski yaratacağını, şehirde suni ada yaratılarak 8 milyonun bölgede sıkıştırılacağını, ekolojik tehdit yaratacağını, trafik yükü getireceğini, belediye hizmetlerinin aksayacağını, Montörü Sözleşmesi’ni tartışmaya açarak milli güvenliğe zarara gireceğini belirtti.

İmamoğlu, Kanal İstanbul’un ülkeye vereceği zararı vatandaşlara anlatmanın, idare ve devletin bütünlüğüne aykırı olmadığını kaydeden İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

ANAYASAL HAKKI KULLANDIM: Belediyenin hak ve menfaatlerini korumakla, halkın huzur, esenlik, sağlık ve mutluluğu için gereken önlemleri almakla görevlendirilen bir belediye başkanı tarafından Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında dile getirilen hususlardır. BelediYE başkanlarının belde hakkındaki politika ve kararlara müdahil olması, kararlar lehinde veya aleyhinde görüş belirtmesi, kamuoyu oluşturması, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin bilgisi ve görüşüne başvurması, elde edilen bilgilerin, çözüm yollarının kamuoyuna ve yerel halkın değerlendirmesine sunması pek tabiidir.

HALKI BİLGİLENDİRDİK: Kanal İstanbul ile ilgili Büyükşehir Belediyesi 2020 içinde çok paydaşlı ve yetkin kimselerin yüksek katılımıyla bir çalıştay gerçekleştirmiştir. Kanal İstanbul’un coğrafi, ekolojik, ekonomik, sosyolojik, jeopolitik, kentsel ve kültürel açıdan geri dönülmesi imkânsız ve yıkıcı sonuçlar doğuracağı bilimsel gerçeklerle ortaya konulmuştur. Geri dönülmesi imkansız zararlara yol açacak projeyi durdurmak, çevreye ve insan hayatına yönelik karşılaşılabilecek olumsuz etkilerini önlemek, muhtemel sonuçları ortada olan proje için Büyükşehir Belediyesinin bütçesinden kamu kaynağının gereksiz yere kullanılmasının önüne geçmek adına İstanbul halkı bilgilendirilmiştir.

DEVLET PROJESİ DEĞİL, SEÇİM PROJESİ: Kanal İstanbul, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçimler için kullandığı bir kampanya projesidir. Ak Parti'nin ‘Çılgın Proje’ olarak tanıtımını yaptığı proje, ilgili partinin seçim vaadidir. Bu projenin devlet projesi olarak adlandırılması mümkün değildir. Anayasamızda, mevzuatımızda ve teamüllerimizde ‘Devlet Projesi’ diye bir tanım yoktur. Ak Parti'nin 2011 seçim kampanyası kapsamında ‘çılgın proje’ olarak dillendirilmiş olan Kanal İstanbul 8 yıl sonra tartışmalı bir ÇED raporu ile yeniden gündeme taşınmıştır.

KANAL İSTANBUL’UN BÜTÇESİ YOK: Kanal İstanbul için bugüne kadar bütçe tanımlanmış değildir. Proje için ne 2019, ne 2020, ne de 2021 Merkezi Yönetim bütçesinde ayrılmış ödenek söz konusu olmadığı gibi bakanlığın yatırım stokuna da konmamış ve kamu yatırım programına dahil edilmemiştir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının sitesinde bulunan programlar kısmında bile 2021 programı kapsamında ‘Kanal İstanbul’ diye tanımlanan bir proje yoktur. Kanal İstanbul bağlantı yolu adı altında bir yol projesi görünse de, bu sadece fikir düzeyinde bir bilgi notu olup, kamu planlaması ve bütçesi içinde Kanal İstanbul'un izi yoktur.

GÖRÜŞ BELİRTME YETKİMİZ VAR: Bu projenin neden olacağı olumsuzluklar hakkında İstanbul halkını bilgilendirmek adına düşünce ve kanaatlerimi söz, yazı, veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. Ayrıca konunun ilgi yazıda belirtildiği şekilde idarenin ve devletin bütünlüğü ilkesi ile bir ilgisinin bulunmadığı gibi, devletin egemenlik yetkisiyle de bir ilgisi bulunmamaktadır.

İSTANBULLU İSTEMİYOR: İBB tarafından düzenlenen, 606.317 kişinin katıldığı ankette, projeye karşı olanların oranı yüzde 64,2, destek verenlerin oranı yüzde 34,1 çıkmış, yüzde 11,7 oranında kişi projenin yapılıp yapılmamasının fark yaratmayacağı görüşünü dile getirmiştir. İBB'nin kurumsal görüşü esasen yapılan anketin sonucunda oluşan halkın ezici çoğunluk görüşünün de bir tezahürüdür. Demokratik hukuk devletinde millet iradesinin nasıl ve ne yönde oluştuğu ne kadar önemliyse, iradenin ortaya koyduğu görüşü meşru vasıtalarla duyurmak düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün de bir gereğidir.