İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah saatlerinde, yeni kurulan sulh ceza hakimliğinden alınan arama ve gözaltı kararıyla operasyon başlattı. Operasyon Aydın, Erzurum, Ankara ve Kayseri başta olmak üzere 13 ilde 32 arama kararı ile yapıldı. Şu ana kadar 20 polis gözaltına alınırken bunlardan 19’unun İzmir'de olduğu ifade edildi. Gözaltına alınan polislerin, kamuoyunda "askeri casusluk" davası olarak bilinen, gizli bilgi ve belge bulundurma davası ile aralarında eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın bacanağı C.H.'nin de bulunduğu, İzmir Liman İşletme Müdürlüğü'ndeki rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla ilgili dinlemelerde görev yaptığı iddia edildi.
32 GÖZALTI KARARI

İzmir'in yanı sıra Aydın ve Erzurum'un da bulunduğu illerde görev yapan 32 kişi hakkında gözaltı ve adreslerinde arama kararı alındığı öğrenildi. Sabah saat 05.30 sıralarında eş zamanlı yapılan operasyonlarda gözaltına alınan emniyet mensupları, Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden alınan sağlık raporunun ardından eski Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü binasının bulunduğu Bozyaka Hizmet Binası'na getirilmeye başlandı. Yaklaşık 10 kişinin gözaltına alınarak emniyete getirildiği öğrenildi.

6 KİŞİ DAHA EMNİYETE GETİRİLDİ

İzmir'de başlatılan operasyon kapsamında gözaltına alınan 6 kişi daha İzmir Emniyet Müdürlüğü Bozyaka Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

Askeri casusluk davası ve limanla ilgili rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda görev yapan polislere yönelik operasyonda bu sabah gözaltına alınan 6 kişi, İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Bozyaka Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Bir minibüs içinde getirilen polisler, emniyet binasına alındı. Emniyet önünde geniş güvenlik önlemi alındı. Operasyon kapsamında gözaltına alınanların diğer kişilerin de sağlık kontrolünün ardından buraya getirileceği öğrenildi.

FUAT AVNİ YAZMIŞTI

Twitter fenomeni fuatavni, İzmir'deki emniyet mensupları için gözaltı ve arama kararı alındığını bildirmişti.

fuatavni, şu iddialarda bulunmuştu:

"İzmir'de iki önemli olayın intikamı alınıyor: Bacanak operasyonu ve casusluk operasyonu. İkisinin de ucu AKP'nin zirvesindekilere uzanıyor. İzmir Limanı'ndaki rüşvet çarkına yönelik operasyon yapılmış ve çarkın başında Binali'nin bacanağı Cemalettin'in olduğu anlaşılmıştı. Hükümet liman yolsuzluğunu 17-25 Aralık operasyonu gibi darbe diye lanse etti. Efkan 'Bu üçüncü darbe girişimidir' demişti. Tiran'ın talimatı ve Efkan'ın gayretiyle İzmir Limanı rüşvet operasyonu emniyet istihbarat raporuna hükümete darbe girişimi diye yazıldı. İzmir Valisi Mustafa Toprak, 'Kaç Cemalettin Kaç' diye haber uçurmuş bacanak zemin hazır hale gelinceye kadar ortadan kaybolmuştu. Binali'yi ihale havuzunda aracı olarak kullanan Tiran, Binali'nin bacanağına yapılanı hazmedemediğinden şimdi bacanağın intikamını alıyor. İzmir Emniyeti'ne yapılacak intikam operasyonunun ikinci nedeni daha vahim. Askeri Casusluk Davası'nda ortaya saçılan 'sivil çamaşırlar'. İzmir'deki askeri davayı yürüten emniyet mensupları birçok kişiye ait yüzlerce yatak odası görüntüsü ele geçirdi. Dosyadaki askerlerin yatak odası görüntüleri Tiran'ın çok hoşuna gitti. Her fırsatta askere belden aşağı vurmanın imkanını bulmuştu. Tiran, avenesi ve medyası bu görüntüler nedeniyle askeri köşeye sıkıştırmıştı. Görüntülerin savunulur yanı yoktu ve asker sinmişti. Hükümet, bu kozun keyfini bayağı sürdü. Ele geçirilen görüntülerde bazı bürokratların da olduğu tespit edilince keyifler alt üst oldu. Bürokratların bel altı ilişkileri deşifre edildikçe hükümetin ve havuz medyasının davaya bakışı doğal olarak değişti. Bürokratları yönlendiren tepe isimler kendilerinin de bel altı ilişkilerinin kayda alınıp alınmadığının tedirginliğini yaşadı. AKP üst yönetimi kendi görüntülerini dosyadan sildirtmek için her yolu denese de başarılı olamadı. Davayı durdurmaya çalıştı o da olmadı. Dava ilerledi, iddianame kabul edildi ve yargılama başladı. Deliller ve görüntüler artık devletin kasasında yani adli emanetteydi. Selam-Tevhid ve 17-25 Aralık delilleri takipsizlikle karartılsa da İzmir davası mahkemece kabul edildiğinden delillere kimse dokunamıyor. Ulaşılamayan ve içlerinde kendi görüntülerinin olduğunu düşündükleri deliller bir şekilde itibarsızlaştırılmalı ve yok sayılmalıydı. Önlem almazlarsa devletin kasasında olan o görüntülerin bir gün mutlaka ortaya çıkacağını biliyorlar. Operasyonun temel nedeni bu."