"Şu malum çevreler, özellikle de kendileri tarafından bir de kampanya yapıyorlar. Türkiye'deki bütün cemaatlerin, vakıfların, derneklerin, teşekküllerin hedef yapıldığı yalanı yayılmak isteniyor. Milli Güvenlik Kurulu'nda bu türden kararların alındığı yalanı sürekli pompalanıyor. Burada, ASKON'un Genel Kurulu'nda açık açık ifade ediyorum. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden, vatanına ihanet içinde olan her yapı, Milli Güvenlik Kurulu'nda ele alınır ve onun gözünün yaşına bakılmaz, tavsiye kararı çıkar" dedi.

Asil duruş sergilemek tarihin her döneminde çok zordur. Dik duruş her dönem zordur. Sabreden zafere ulaşmıştır.

Rehavete kapıldığımız anda kalbimizdeki hakikat kaybolur. Ekonomide, milli iradenin tecellisinde rehavete tahammülümüz yok.

Bu salondakilerin birçoğu 1980 darbesinin nasıl ülkenin üzerinden silindir gibi geçtiğini gördüler. 28 Şubat'ta da bunu iliklerine kadar hissettiler.

Millet iradesine taaruz etmeyeceklere inanırsak kazanılmış hakları kaybederiz.

Zaman zaman birileri çıkıyor son 1.5 yıl içinde yaşananları küçük göstermeye çalışıyorlar. Sözüm ona gazetecilere, yazarlara bakın.

Yaşananları meşrulaştırmak istiyorlar.

Ben birkaç soru sormak istiyorum:

Eğer Gezi olayları kontrol altına alınmamış olsaydı acaba Türkiye bugün nerede olurdu? Bu sorunun cevabını vermezler. Mısır'da, Ukrayna'da bunun cevabı verildi. Bir günde 3 bin insanın öldürüldüğü bir ülke yoktur. Yüzde 52'yle seçilmiş Cumhurbaşkanına darbe yapıldı ve içeri atıldı.

Şu anda binlerce insan Mısır zindanlarında yatıyor. Bunların demokrasiyle alakaları yok. Bugün demokrat geçinenlerin nasıl antidemokrat olduğunu gördük.

Bugün Ferguson'u, Arizona'yı gördük. Elinde silah yok, molotof yok ama adamı öldürüyor. Polis kendini savunurken hakkını koruyor. Paralel yargı 8 yıla mahkum ediyor.

Yalova'da kesilen ağaç değil miydi?

Gezi olaylarına değinen Erdoğan, "Kadıköy’den başlayıp Taksim Meydanı’na gelen zat, oradaki 12 ağacın yeri değiştirildi kesilmedi. Ama Yalova’daki ağaçlar kesildi. 250’yi aşkın ağaç kesildi. Ağaç değil mi? Neredesin sen, nerede çevreciler, nerede o Taksim’de yürüyenler. Asırlık ağaçlar kesildi, neredesiniz tencere tavacılar konuşun bakayım" dedi.

Orada sadece samimi davranan biri vardı: Mesele sadece ağaç değil sen hala anlamadın mı? diyenler vardı.

17-25 Aralık darbe girişimi değil miydi? Benim hakkımda dönemin Başbakanı diye yazıyor. Muhalefet partileri ikna edilmiş, hangi gazetenin ne yazacağı bile belliydi.

Muhalefet partilerinin ve medyanın üzerinde ağır baskı ve şantajı var.

Erdoğan, "Defalarca söyledim Türkiye’de muhalefet partilerinin üzerinde, medyanın üzerinde çok ciddi şantaj baskısı var" dedi.

"Hiçkimse kusura bakmasın ben burada cevabını vermek zorundayım" diyen Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da engellilerle bir araya geldiği toplantıda söylediği sözleri eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıktı. Hafta içi adaba, edebe sığmayacak laflar konuştu. Bir engelli kardeşimiz "zihinsel engelli değil mi" diye soru soruyor. Onun da verdiği cevabı... cumhurbaşkanının zihinsel engelli olduğunu söylemek lütuftur gibi söylüyor, o akılsızdır diyor. Bunu söyleyen kim, ana muhalefetin başı. Böyle bir siyasetçi olur mu? Engelli kardeşlerimizle yapılan bir toplantıda bunları söylüyor. Ancak ve ancak kaset ve şantaj böyle birini öyle bir partinin başında tutabilir" diye konuştu.

O zaman o partiyi esir aldılar.  Ama milletin partisini esir alamadılar.

MGK'da ulusal güvenliğimizi tehdit eden her kimse üzerine gidilir. Legal görünümlü illegal yapı. Paralel Yapı böyle tarif edilmiştir. Bütün cemaat ve vakıfların hedef alındığı haberi alçakça bir yalandan ibarettir.

Türkiye'nin güvenliğini tehdit etmedikçe herkes faaliyetlerinde özgürdür.

17-25 Aralık darbe girişimini beceremeyenler bundan vazgeçmiş değiller. 6-7 ekim olaylarında nelerin yaşandığı görüldü.

Biz 26 maddelik bir paket hazırladık. Bu paketin içinde partilerin kapatılmasını ortadan kaldıran yasa vardı. O dönem CHP, HDP ve MHP salonu terk etti.

O gün bu hareketi yapanlar bugün iktidar partisini suçluyorlar. O gün bunu hazırlayan biziz bu işten kaçanlar onlar.

Şimdi çıkmış barajlar kalksın. Biz bunu da teklif ettik. Ona da yanaşmadılar.

Cumhurbaşkanlığı sarayı

Yatıp kalkıp konuşuyorlar, sanki benim kendi sarayım. Milletin sarayı milletin sarayını hazmedemiyorlar. Büyük devletler büyük düşünerek adım atarlar. bakın bakalım hiç Cumhuriyet dönemine ait bir mimarimiz var mı?

Şimdi çıkmış başka başka şeyler söylüyorlar. Kalkıyor 1000 odalı diyor. Bunu da bilmiyorsun 1150 küsür oda. Biz orada Cumhurbaşkanlığı ihtiyacının karşılığını yapıyoruz.

Köşede binada kalsaydınız. Neden öyle dev binalar yaptınız? Bunlar da büyük düşünmek gibi bir şey yok. Bunlara bir şeyi hatırlatmamız lazım: Büyük devlet idealini düşünenler büyük düşünürler. Biz bu adımlarımızı atarken adımlarımızı bu yönde atıyoruz.

İstanbul'a gelen turist nereye gidiyor? Topkapı, Sultanahmet.

Cumhuriyet döneminden bir şey gösterebiliyor muyuz? Yok. Bizimde neslimize bu yapıları bırakmamız lazım.

Büyüklerimiz ne güzel demiş "İtibardan tasarruf olmaz." Ecdadımız da bu hassasiyetle yapmıştır. Anakara'da yaptırdığımız Engelliler Saray'ını ziyaret ettik. Orada kardeşlerimizden biri 'Sayın Cumhurbaşkanımız saray nasıl? Biz de onları ertesi gün davet ettik.

Tüm muhtarlarımızı oaraya davet edeceğiz. Cumhurun temsilcileri kendi saraylarını görsün. Bunlar milletin sarayını hazmedemiyorlar.

Bunlar durmadan hesap ediyorlar. Buckingham Saray'ı tadilata gidiyor. Sadece tadilatı için 5 milyar pound harcandı.

Geçen gün Türkmenistan'a gittik her yerde bu yapılardan var. Bunlar Boğaziçi köprüsü'ne karşıydılar, Fatih Sultan Mehmet'e, Yavuz Sultan Selim köprüsüne de karşıydılar.