NTV’de Oğuz Haksever’in sorularını yanıtlayan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçim barajı, çözüm süreci, iç güvenlik paketi ve 2015 seçimleri hakkında konuştu.
Demirtaş, “Bir partinin seçime girmesi anormal değildir, anormal olan bu barajdır” dedi.
Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Seçim Barajı”
“Bir partinin seçime girmesi anormal değildir, anormal olan bu barajdır. Partiler seçimlere girmek için kurulurlar. Anormallik var, o da dünyanın en yüksek seçim barajı.
“Biz parlementoda bulunabilmek için iki dönem bağımsız girmeyi göze aldık. Tabir-i çaiz ise arka kapıdan parlamentoya girdik.
“AKP hükümeti barajı düşürmediği gibi bu baraja istikrar gereği düşürmeme kararı alınca biz de bu barajı artık yıkmanın gerektiğini düşündük.
“Kadınların ve inançların özgürlüğüne kadar, bütün halkların geleceğini düşünen bir parti ve hareket olarak, yeni yaşam sloganı ile işçinin, köylünün, çalışanın hakkını aynı anda savunabilen bir parti olarak, neden parti olarak seçime girmeyelim.
“Böyle bir çizgi, değil %10, iktidar olmayı hak ediyor.
“Anketler bizi yüzde 9-10 arasında gösteriyor. HDP çalışırsa barajı aşabilir.
“Sayın Kadir İnanır’la görüştük. Sağlık sorunu nedeniyle bize katılamayacak, ancak desteklerini iletti.
“Tüm kesimlerin temsilcileri aday profilimizde yer alsın diye uğraşıyoruz. Biz bir etnisitenin değil, tüm ezilenlerin partisiyiz.
“Şüphesiz eşit bir yarış yürütmüyoruz. diğer partiler hazineden yardım alıyor . Eşit olmayan yarışta, barajı aşacağız diyoruz.
“Barajı aşmazsak, kıyamet kopmaz. Barajı aşmazsak siyasetten çıkmış olmuyoruz.
“Barajı aşamazsak gidip yerelde parlamento kurmak gibi bir durum yok. Demokratik haklarımızı kullanıp erken seçimi zorlarız.
“Barajı aşmazsak, biz de erken seçim yapılması için çok ciddi çalışmalar ve kampanyalar yürüteceğiz. Çünkü 60 ya da 70 milletvekili çalınmış olacak.
“Sonuçta, seçmen, AKP’ye oy vermemiş olmasına rağmen vekiller gidip o koltuklarda oturacak. Hangi vekilin içine sinecek bu?
“Biz, barajı aşamazsak, hiçbir ilkemizden vazgeçmeden siyaset yapmaya devam ederiz.
“Diyanet İşleri kaldırılmalı”
“Biz Diyanet’in kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Diyanet din hizmeti üretmiyor, dini devletin hizmetine nasıl sokarım bunu düşünüyor.
“Bir trilyonluk Mercedes almış biniyor. Bir din adamı, yoksulluğun olduğu bir ülkede böyle yaparsa o ülkede arıza var demektir.
“Caferiler “ben de yurttaşım, vergi veriyorum” diyorlar ama devlet hizmet verirken ayrımcılık yapıp bütçeyi sadece bir mezhepe harcıyor.
“Diyanet Başkanlığı, İslam gibi toplumda adaleti ve barışı temsil eden bir dinin aracısı olacağına ayrımcılık yapan bir kurum oluyor.
“Çözüm süreci”
“İmralı’daki müzakereler şeffaf olmalıdır. Hükümet buna yanaşmıyor. Ben ve partim sonuna kadar şeffaflıktan yanayız.
“Tek başına kurtuluş yok. Kürt özgür olmasa Türk, Türk özgür olmasa Kürt nasıl özgür olacak? Peki açlık, yoksulluğumuz ne olacak?
“Umuyoruz ki asla çatışma olmaz. Çatışma durumuna geri dönülmemesi için çok uğraşıyoruz, uğraşmaya da devam edeceğiz.
“Masada çözüm alınmadı diye hemen çatışmak acizliktir. Tıkanma ve oyalanma olabilir, o masada oturuyor olmak on binlerce gencin hayatını, anne ve babalarını rahatlatıyor.
“Osmanlı mesela hiçbir isyancı ile müzakere etmemiş, Cumhuriyet tarihi de böyledir, ya asmış ya da kesmiş. İlk defa sorunlarla yüzleşmeye, zorlansak dahi konuşmaya çalışıyoruz.
“Sorunlarımızı konuşarak çözmenin mekanizmalarını nasıl oluşturabiliriz diye düşünmek lazım.
“Barışı hangi partinin getirdiği hiç önemli değil. Umutsuzluğa kapılmak yerine birbirimize inanıp sıkı sıkı sarılalım. Bizim barış arayışımız partilerin kendilerinden çok daha kıymetlidir.
Cizre Olayları
“Hükümet Cizre’de kontrol edemediği bir güçle provokasyon yapıyor. 12 yaşında çocuk öldürüldü, Ala “Polis müdahalesi yok” dedi.
“Başbakan “Kesinlikle polis müdahalesi yok” dedi. Ya başbakan yalan söylüyor ya da Cizre’deki birimler yalan yanlış bilgi veriyor.
“Sonra polisin öldürdüğü ortaya çıktı, Başbakan özür diledi mi? Öylesine muktedir hissediyorlar ki, çocuk ölmüş umurunda değil.
“İç Güvenlik Paketi”
“Hükümet Cizre’de kontrol edemediği bir güçle provokasyon yapıyor. 12 yaşında çocuk öldürüldü, Ala “Polis müdahalesi yok” dedi.
“Başbakan “Kesinlikle polis müdahalesi yok” dedi. Ya başbakan yalan söylüyor ya da Cizre’deki birimler yalan yanlış bilgi veriyor.
“Sonra polisin öldürdüğü ortaya çıktı, Başbakan özür diledi mi? Öylesine muktedir hissediyorlar ki, çocuk ölmüş umurunda değil.”