YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, Kurul tarafından son yıllarda  rasyonel kontenjan politikasına geçildiği, bunun neticesinde  bir yandan  üniversitelerdeki programların doluluklarının son yılların en iyi oranlarına  ulaştığı diğer taraftan akademisyen yetkinliği, altyapı ve istihdamı faktörleriyle programa yerleşen öğrenci memnuniyetinin de geçmiş yıllara göre arttığını kaydetti.

Bu kapsamda üniversitelerdeki pek çok disiplinin üzerinde yükseldiği  fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi temel bilimlerin, "Yeni YÖK" konseptiyle  başlatılan süreç ve alınan radikal kararlarla hak ettiği ilgiyi tekrar kazandığı  belirtildi.

Açıklamada ayrıca, "Diğer taraftan ziraat, su ürünleri, hayvancılık, yer  bilimleri gibi ülkemiz için stratejik öneme sahip bazı programlar da YÖK Destek Programı kapsamına alınmış,  temel bilimleri önceleyen Yeni YÖK böylece 'toprağa  ve suya dokunmaya' başlamıştır.  Bu genel yaklaşım çerçevesinde YÖK Destek  Programının kapsamı, bu sene felsefe programını da içine alacak şekilde  genişletilmiştir" denildi.

"Tüm bilimler için olumsuz sonuçlar doğurabilir"

2020 için belirlenen kontenjanlar itibarıyla 57 devlet üniversitesinde ve 6 vakıf üniversitesinde öğrenci alan felsefe programı bulunduğu bildirilen açıklamada, son yıllarda bu programlara rağbetin azaldığına, kontenjanların bazı üniversitelerde dolmadığına ve vakıf üniversitelerinin bu programları açmaya ilgi duymadığına işaret edildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sosyal bilimlerin, maalesef  pek çok alana nispeten geçmişte sahip olduğu ve hak ettiği yerde olduğunu  söylemek zordur. Felsefe de alaka ve talep kaybına uğrayan bu  önemli bilim  dallarından biridir. Bu durum, bilimin gelişimi için endişe vericidir. Zira her  şeyin ölçülmeye çalışıldığı, maddiyat ile değer biçildiği ve ölçülemeyenin  dışarıda bırakıldığı bir dünyada felsefenin giderek önemini kaybetmesi, özelde  bütün sosyal bilimler için genelde ise tüm bilimler için olumsuz sonuçlar  doğurabilir. "

Açıklamada, eleştirel ve mantiki düşünce ile tahlil kabiliyetinin  gelişmesinde felsefi ve mantiki düşüncenin rolünün büyük olduğu belirtildi.

"Felsefe eğitiminin desteklenmesi gerekmektedir"

Diğer taraftan üniversitelerin sadece bilgiye sahip insanlar değil  aynı zamanda dünyayı ve hayatı yorumlayabilme kabiliyetine sahip insanlar da  yetiştiren kurumlar olduğunun altı çizilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:

"Felsefenin, üniversiteleri araştırma merkezlerinden veya şirketlerden  ayıran özelliği bu durumla ilgilidir. Felsefe üniversite öğrencisinin entelektüel  düzeyini yükselten, onu münevver kılan, onun şahsiyetini olgunlaştıran bir  programdır. Dolayısıyla bir üniversitenin diğer programları ile ilişkisinin  kurulması ve seçmeli dersler havuzunda olması gerekmektedir. Bundan dolayı  üniversitelerimizde felsefe eğitiminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi  gerekmektedir.

Bu düşünceler ile 'Yeni YÖK' konsepti içinde felsefe lisans  programları YÖK Destek Bursları kapsamına dahil edilmiş olup devlet  üniversitelerinde bu programlara ilk 15 tercihinde yer vererek ilk 3 sırada  yerleşen başarılı öğrencilere, öğrenimleri boyunca yıllık 12 ay üzerinden  karşılıksız 800 lira burs verilecektir. Bu yaklaşımın, bu programın önemine  yönelik önemli bir farkındalık oluşturmasını bekliyoruz. Felsefe bölümleri süreç  içinde başkaca tedbirler ile de güçlendirilecektir.  Öğrenci dostu YÖK olarak,  tüm programlara yerleşecek öğrencilerimize üstün başarılar diliyoruz."