İki haftadır ülkemiz tabii afetlerle boğuşuyor. Orman yangınları ciğerlerimizi yaktı. Karadeniz ve doğu Anadolu’da sel felaketleri hep peş peşe geldi. Can kaybımız, mal kaybımız çok fazla oldu. Mal kayıplarımız telafi edilir yeniden kazanılır da can kayıplarının yeri doldurulmuyor. Yangınlarda, sel felaketlerinde hayatlarını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, hastalara şifalar diliyorum.
Orman yangınlarında ciddi kundaklamalar var. İnşallah Devletimiz bu hainleri buldu, bulacak ve kanun önünde cezaları verilecektir. Buna inanıyoruz. Asla bu hainleri beslemek istemiyoruz. Daha öncede ifade ettim. Bunca can, mal ve ağaçların yanmasına, ormanlardaki sayısız canlıların telef olmasına sebep olan bu canileri layık oldukları şekilde cezalandırılacağına da inanıyorum. Ancak vatandaşın malına kast eden bu canavarları vatandaşın paraları ile ölünceye kadar beslenmelerine tamamen karşıyım.
İnsan olarak bu PKK’lı hainler bunca canlıları yakarak öldürdüler. Bunlarında yakılarak öldürülmesini insan olarak isterim. Ancak, Dinimiz yakılarak cezalandırmaya karşıdır. Ceza için devletimiz idam edebilir. Vatandaş olarak bunu Devletimizden bekliyor ve istiyoruz.
Sel ve heyelan durumumuza da şöyle bir bakalım. Derelerin coşması, önüne her geleni alıp savurması, yıkılmaz dediğimiz evlerimizin bu güç karşısında aciz kalmasını izledikçe beden dünyamda ve ruh dünyamda inanılmaz etkileşmeler oluyor. Mutlaka sizlerde böylesiniz.
İnsan acizliğini yaşıyor. Çaresizliği karşısında ne yapacağını bilemiyor. Canlar gidiyor. Bazısı bulunamıyor. Mallar gidiyor. İnsan çalışarak kazandıklarının elinden kayıp gitmesi karşısında boynunu bükmek ve ağlamaktan başka bir şey yapamıyor. Sonra Allah’a (cc) yalvarıyor. Devletin ve dostların şefkatli kollarına sığınıyor. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin. Çok necip bir milletiz. Bu yaralar sarılır. Eksikler giderilir. Lakin nedir bunca felaketler? Neden bu kadar felaket başımıza geliyor?
Maddi ve manevi sebepler var. Lütfen yazacaklarımı akıl süzgecinden geçirin. Maddi sebepler:
1- Dere yataklarına ev yapmayın.
2- Bayırlardaki ağaçları kesmeyin.
3- Sel oluşturacak ortamlardan uzak durun. İşte bunu AKIL dediğimiz olgu ile düşünüp her tür tedbiri almalıyız. Yine sel veya felaketler olursa o zaman takdire boyun eğmekten başka çare kalmıyor.
Manevi olarak:
1- Allah’ın (cc) emir ve yasaklarına ne kadar uyuyoruz veya uymuyoruz.
2- Yap dediklerini yapıyor muyuz, yapma dediklerinden kaçınıyor muyuz?
3- Müslüman gibi yaşamıyorsak ve yaptıklarımız Allah’ın gayretine dokunuyorsa ve bize azap ediyorsa kendimizi kontrol etmemiz gerekmez mi?
Sokaklarda yürüyemez hale geldik. Desek ki hanımefendi evladım biraz giyim kuşamına dikkat etseniz. İlk tepki şu oluyor. Bakma, babam mısın? Babam karışmıyor da siz kimsiniz diye sizi sokak ortasında rezil ediyor. Şikâyet ve sorgulama ise işin cabası oluyor. Elbette haklıdır evladımız. Erkekler kadınlara bakmasın. Önüne baksınlar da hani hanımların hiç kabahati yok mu?
Erkekler de artık çizgiden çıktılar. Kısa şortlarla sokağa çıkmak, yolculukta gelişi güzel oturmak, sizce doğru mu? Atlet ve şortla sokakta yürürken insanlar hanımlarının yüzüne bakamıyorlar. Edep ya hu!
İslami ve insani görevlerimizi yerine getirmezsek, kanun koyucunun zoruna gider. Başımıza türlü türlü belalar gelir. Eh biraz kendimize çeki düzen verelim. Başkalarını taciz etmeyelim. Tövbe edelim. Olan bela ve musibeti kendimizden bilelim. Belki Allah (cc) bizleri affeder.
Sadece afet görüntülerine bakınız efendim. O seller sizi ürkütmüyorsa, korkutmuyorsa ve siz o selleri istediğiniz gibi engelleyebiliyorsanız size zaten bir şey denemez. Ama firavun bile dağ gibi dalgaları durduramadı. Hani kendisini tanrı olarak görüyordu. Demek ki Firavun bile dalgaları durduramayıp boğulduysa, şimdi kendini Allah’tan büyük görenler daha dikkatli olmalıdır. Topluca çok tövbe etmemiz gerekiyor.
Yarın Cuma bayramımızdır. Cuma bayramımız mübarek olsun. Dualarımız kabul olsun. Umarım hanım kardeşlerimiz ve erkek kardeşlerimiz daha edep ve adapla hareket ederler.
Selam ve dualarımla.
Saim ORAL, Kartal 12 Ağustos 2021
