Güngör Uras Kitabı elimde. Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu.
Maşallah maşallah!
Benim tuğlalardan da kalın...
Ama bir bardak soğuk su nasıl lıkır lıkır içilirse öyle okunuyor.
Sayfaların arasında dolaşırken, kendi kişisel tarihimin sayfalarını da çeviriyor gibiyim.
1950’lerin, 1960’ların Ankara’sı...
Etlik, Küçükesat, Kavaklıdere, Çinçin Bağları Ankara’sı...
Mülkiye yıllarının Ankara’sı...
Benim gazeteci, Güngör Uras’ın devlet memuru olarak çalıştığı gri Ankara...
Sonra İstanbul’un medyası, iş alemi, her iki dünyanın kreması...
Sabah, Milliyet yılları...
Zaman tünelindeyim sanki.
Her şey o kadar aşina ki.
Her fotoğraf karesinde sanki ben de varım. Sanki her sayfada kendimden de bir şeyler buluyorum.
Mülkiye’de İnek Bayramı...
Benim İnek Bayramım Güngör Uras’tan on yıl sonra, Nuran Uras’la birlikte...
Fotoğraflar canlanıyor.
1961’de Nuran’la birlikte girdiğimiz Mülkiye dönemi gözlerimin önünde...
Yıllar ne çabuk geçiyor.
Yine o klasik deyiş:
Nostalji bazen iyi geliyor.
Kitabın sayfaları arasında dolaşırken çok eskilere giden dostluklar üzerine de ister istemez düşünüyorum.
Bazı dostluklar vardır, zamana dayanır. Bazen çöker gibi olur, bir süre dinlendirilir ama kopmaz.
Kopmaz, çünkü öylesine eski bir hukuku vardır ki, devam edip giderler.
Bilirsin ki o dost orada vardır. Elini uzattığın zaman tutabileceğin bir dost...
Ben bu duyguları rahmetli Ufuk Güldemir’le de yaşamıştım.
Kardeşim gibiydi.
Birlikte yaşadığımız güzel şeyler, anılar dostluğumuzun sağlam kökleriydi.
Bir ara birbirimize kızmış, ilişkileri dinlenmeye almıştık. Ama sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmiştik.
Dostlukları yaşatmak lazım.
Dostluklara özen göstermek ve beslemek lazım.
Çünkü zaman geliyor, o dostlukların yerine yenisini koyamıyorsun. Kaybettiğin vakit senden de bir şeyler kopup gidiyor çünkü...
En iyi öğretmen zaman.
Zaman, insanın köşelerini yumuşatıyor. Zaman, dostlukların kıymetini anlatıyor.
Bu gerçeği ben de zaman içinde öğrendim, öğrenebildim ancak.
Şu aklınızda kalsın.
İnsan, yıllar geçtikçe, etrafının usul usul tenhalaştığını duyumsamaya başlıyor.
Çevrende çok insan kalmıyor.
Bunun için de dostluklar önemli.
Bunun içindir ki:
Dostlukları sağlam kazığa bağlayan kökleri ya da hatıraları, yaşanmışlıkları görmezlikten gelmek, altını çizerek söylüyorum, hatadır.
Ve hatasız kul olmaz.
Hepimizin hataları var ve olacak bu ölümlü dünyada...
N’apalım?..
Hayat böyle.
Sevgili Nuran’la Güngör abi;
İyi pazarlar!