Ülke TV’de Sevda Noyan, yeni bir darbe girişimi olursa bazı komşuları dahil 50 kişiyi “götüreceğini” söylerken, ağzından çıkan cümlelere eşlik eden yüz ifadesi, dünyanın en sıradan, en kolay işinden bahsediyormuş gibi, göz bebeklerinin iştahla parlaması ve kaygısız hatta nobranca, “yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın, bizim ailemiz şöyle bir 50 kişiyi götürür yani” dediğinde ağzındaki gülümsemeye engel olamıyordu. Allah aşkına kim 50 kişiyi öldüreceğini beyan ederken gülümseme ihtiyacı duyabilir? Bu nasıl bir ruh halidir? Hangi sosyal, toplumsal koşullar böyle bir kişiliğe cevaz verebilir? Bu cüret ve küstahça cesaret gücünü nereden alabilir? “Bizim sitede var hâlâ 3-5, benim listem hazır” diyor… Nereden alıyor komşularını fişleme hakkını? Onları yargılama, mahkûm etme ve hatta infaz etme hakkını kendinde nasıl görebiliyor? Çok belli ki, bu sözleri sarf ederken, bir yerlerden onay göreceğini, takdir toplayacağını sanıyor. Kim bu onay mercileri? 

İnsanlık, tarihin bir döneminden sonra, birbirini boğazlamaktan yorgun düşünce, iktidarın, birbirini telef etmeden el değiştirmesi için adı seçim olan bir kural koydu. İktidar hiç kimsenin babasının ocağı, saltanatı, tahtı, postu ve koltuğu değildir. Çoğunluğun iradesiyle gelinip gidilen bir uğraktır. Seçime gidersin, sandık başında oyunu kullanırsın, çıkan sonuç ya seni iktidara taşır ya da sana muhalefet etme görevi verir. Bunun adı toplumsal uzlaşmadır. Bunun adı toplumsal mutabakattır. Bunun adı Anayasadır. Bunun adı yasadır. Bu temel kuralı hiçe sayıp iktidarı askeri darbe yoluyla değiştirmeye kalkışanlara veya bunu aklından geçirenlere dur dediğimiz ve diyeceğimiz gibi, iktidarlarına muhalif olan herkesi darbeci kategorisine sokup ölüm listesine adlarını yazacak kadar gözü dönenlere de dur dememiz gerekiyor.

Ne oldu da bu kadar zalim oldular?

Bu sorunun cevabını almak için bir psikiyatr dostuma sorular sordum. Doçent dostum aynen şunları söyledi:

‘’Narsisizm genelde bireyler için kullanılan bir kavramdır. Peki, kolektif narsisizm diye bir gerçeklik var mi? Toplumlar ortak bir narsisistik bilinçte birleşebilirler mi? Dünya tarihine baktığınızda bunun pekala mümkün olduğunu görebiliyorsunuz. Aşırı milliyetçilik ya da benzeri ideolojiler altında birleşenler aslında kolektif narsisizmden muzdarip kitlelerdir. Narsisizm savunmacılıktır, kuşkuculuktur, güvenmemektir. Kompleksleri tamir etme cabasıdır. Büyüklenmeci gösterilerinin altında bu patolojiler işler. Okulda, ailede temelleri atılır. Tarih anlatımı üzerinden islenir. Ötekileştirme, düşmanlaştırma ve ötekilerden üstün olma hissi işlenir. Ayni zamanda bir mağduriyet anlatısıdır. Üstün olunduğu için kötülüklere maruz kalınmıştır. Her yerdeki kötüler komplolar yapmaktadırlar. Kolektif narsisizm içindeki bireyler itaatkar bir kültürden gelirler. Nazi Almanya’sını ve Japon faşizmini anlamak ve verilen büyük halk desteğini analiz etmek için, bu toplumların ruhuna işlemiş, derinlerdeki kolektif narsisizmi de anlamak gerekiyor.. Kolektif narsisizmin kök saldığı kültürlerde demokratik kültür var olamaz.. Almanya kısmen bundan kurtulabildi. Ama büyük bedeller ödeyerek ve ağır travmalar deneyimleyerek. Cünkü kolektif narsisizm belli bir noktadan sonra en temel rasyonaliteden bile sapar. Toplum içinde narsisist bireylerin bolluğunu da göz önüne alırsanız, antidemokratik eğilimlerin nasıl kök saldığını daha kolay anlarsınız. Demokrat olmak olgun bir birey olmayı gerektirir. Sürekli savunmacı ve kuşkucu olan bireyler demokrat olamazlar.”

Fazla söze gerek yok aslında.