Bazen kendi kendime şöyle derim: “Altmış yaşını devirdim ve bu ülkede artık beni şaşırtacak bir şey olmaz’’ ama bunu söylememin üstünden henüz bir saniye geçmemişken, iliklerime kadar beni utanca boğacak, gün yüzü görmemiş yeni edepsizliklere şahit oluyorum. Müslüman bir ülkede bir insan evladının bu kadar sefilleşebileceğine akıl sır erdiremem. Sayın Demirtaş’ın eşine, Başak Demirtaş’a yapılan onur kırıcı taciz, insanın kanını donduracak rezilliklerden sadece bir tanesidir. Bu insanlık dışı saldırı, insanlık adına sığınabileceğimiz bütün değeri temelden sarsıyor. Eşinin cezaevlerinde çürütülmesi yetmiyor, kendisinin de namusuna göz dikiliyor.

Ey insanlık, ey namus, ey ahlak, ey erdem, ey etik, ey merhamet, eğer bir yerlerde saklanıyorsanız lütfen dışarı çıkın. Eğer geldiyseniz lütfen kapıyı iki kere değil, üç kere çalın. Size yalvarıyorum ey kadim değerler, lütfen bizi yalnız bırakmayın. Size her zamanınkinden daha çok ihtiyacımız var. Her tarafımız kanıyor. Rezil, kepaze ve arsız yaralar ciğerimizi yakıyor.

Her gün bir kadın öldürülüyor. Her gün ıssız bir yerde bir genç kız tacize tecavüze uğruyor. Her gün adını bilmediğimiz analar zalimce dayak yiyor. Her gün küçük kızlar acımasızca dövülüyor. Tarihin hiçbir döneminde kadınlar bu kadar günah keçisi haline getirilmedi. Hiçbir zaman diliminde kadın hayatı ve haysiyeti bu kadar ucuz ve sıradan hale getirilip, namlunun ucuna konulmadı.

Bazen bu kudurmuş erkeklerin, insan olduğundan şüpheye düşerim. Bunları bir kadın dünyaya getirmemiştir diye düşünürüm. Bunların anası bacısı hiç olmamıştır diye evhama kapılırım. Anası, karısı, kız kardeşi ya da kızı olan bir insan evladı, diğer kadınlara böyle bir muameleyi reva göremez diyorum.

Ama öyle değil. Bir anası, bir karısı, bir kız kardeşi ve bir kızı olanlar bunu yapıyor... Nasıl, nasıl, nasıl yapabiliyor?

Ben bu yaratıklara artık hasta filan demiyorum. Psikopat ya da şizofren de demiyorum. Böyle demek bu insanları aklamak olur. Böyle demek, bu ortak davranış özelliğini meşrulaştırmak olur. Bu hastalık filan değil, bu düpedüz suç. Üstelik insanlık suçu ve her suç gibi mutlaka ceza görmelidir.

Bana sakın bu tiplerin münferit olduğunu, küçük bir azınlığı teşkil ettiğini söylemeyin. Çünkü kalbinizi kırarım. Yeter. Her gün bir kadın cinayeti işleniyorsa, her gün bir kadının namusu ayaklar altına alınıyorsa, her gün küçük genç kızların onuru taciz ediliyorsa, bu bir azınlık ya da münferit bir durum değildir.

Başak Demirtaş örneğinde olduğu gibi, bu davranışlar bilinçlidir, asla sonu gelmeyecek bir nefrettir. Eşi cezaevinde olan bir insan mağdur edilmiş demektir. Mağdura saldırıdır. Mağduru bile gözü kırpmadan harcamaktır.

Rezillik, kepazelik ve ahlaksızlık artık diz boyu değildir. Okyanus olmuştur ve azgın dalgalarıyla insanlık sahilini dövmeye başlamıştır.